Ara 22

Bektaşi Fıkrası

Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: – “Baba” dedi, “bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?” Bektaşi yanıt verdi: – Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum. – Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor? Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş: – Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim. – Neden? – Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam: – “Hadi” demiş “söyle bakalım. Allah şimdi ne yapiyor?” Bektaşi: – “Ne yapacak” demiş, “atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor”. Ve çalakamçı uzaklaşmış.

Posted in Fıkralar | Bektaşi Fıkrası için yorumlar kapalı
Ara 22

Kim Daha Fransız?

   Eskiden İlkokul ‘Alfabesi’nde U harfini kavratmak için “Uyu uyu yat, uyu” cümlesi verilirdi. Bunu bir emir gibi algılayan, şu anda kırk yaşın üzerindeki insanlardan bir çoğu halauyumakta, yatmakta, uyumakta…
  Uyandırmak ne mümkün… Bizim beyler ‘Fransız öpücüğü’ bekleye dursunlar…
 
 
 Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil şöyle yazar;
“İlla tarihi ayıp arıyorsan…
Unutuyorsun! Asıl ayıp bu.
(Yana yakıla NATO’nun askeri kanadına dönmek isteyen Fransa’yı veto etme hakkı varken, zart diye yolu açan kim?)
***
(Bir milyon Ermeni’yi doğradık diyen Pamuk efendiyi, Çankaya Köşkü’ne törenle davet edip, pamuklara saran kim?)
***
(Fransız işgali altında inim inim inleyen Gaziantep’in Belediye Başkanı, bu rezalet ortaya çıkana kadar Fransız malı makam aracı kullanıyordu… Hangi boykottan bahsediyorsun?)”
 
 
 Cumhuriyet gazetesinde Bekir Coşkun da şöyle der:
“Daha geçen gün: Atatürk ve arkadaşlarını, Dersim’de “kanlı katliam” yapmakla ve kitleleri yok etmekle suçlayan Başbakan’dı… Bangır bangır duyurdunuz dünyaya… “Süngünün ucunda çocuklar, ateşe atılan kadınlar…”
Lüzum yok Ermeni’sine, Fransız’ına… Sırf Atatürk’ü yaralamak, Cumhuriyeti paralamak için… “Büyük katliamın” belgelerini Ermeniler değil, ülkenin Başbakanı TBMM kürsüsünden açıklarken… Sesiniz çıkmadı… Korktunuz çünkü… Şimdi “yalan” deyin… Hem de alkışlayanlar oldu…
 
 
Bu atasözünün tam yeri değil mi…? “Bana benden olur her ne olursa, başım felah bulur (kurtulur) dilim durursa!”
Posted in Yazılarım | Kim Daha Fransız? için yorumlar kapalı
Ara 21

Bazı Ülkelerdeki Milletvekili Maaşları

 Ülke Norveç:
Kişi başı milli geliri: 98.000 $.
Milletvekili maaşı: 7.500 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: 65’ten sonra.
Maasin milli gelire orani : % 7.6.
—————————
Ülke İsviçre:
Kişi başı milli geliri: 65.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.200 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 6.4.
————————————
Ülke Danimarka:
Kişi başı milli geliri: 64.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.000 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.8.
——————————–
Ülke Finlandiya:
Kişi başı milli geliri: 52.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.000 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.
——————————————
Ülke Hollanda:
Kişi başı milli geliri: 52.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.660 $.
Yan ödeme: 150 $.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.8.
————————————–
Ülke Avusturya:
Kişi başı milli geliri: 50.500 $.
Milletvekili maaşı: 8.100 $.
Yan Ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 16.
———————————–
Ülke Belçika:
Kişi başı milli geliri: 47.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.064 $.
Yan ödeme: 1.423 $.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.6.
————————————
Ülke İngiltere:
Kişi başı milli geliri: 46.500 $.
Milletvekili maaşı: 6.200 $.
Yan ödeme: Londra kenti
9 gidiş-geliş bileti.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 13.3.
—————————————
Ülke Fransa:
Kişi başı milli geliri: 46.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.648 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: 55 yaş sonrası.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.
—————————————–
Ülke İtalya:
Kişi başı milli geliri: 40.000 $.
Milletvekili maaşı: 9.150 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 22,8.
————————————
Ülke İspanya:
Kişi başı milli geliri: 37.000 $.
Milletvekili maaşı: 2.312 $.
Yan ödeme: 1.500 $.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 4.,
—————————————–
Ülke Çek Cumhuriyeti:
Kişi başı milli geliri: 21.000 $.
Milletvekili maaşı: 1.900 $.
Yan Ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 9..
——————————————
Ülke Litvanya:
Kişi başı milli geliri: 15.000 $.
Milletvekili maaşı: 820 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 5.4.:
—————————————
Ülke Polonya:
Kişi başı milli geliri: 14.000 $.
Milletvekili maaşı: 1.893 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 13.5..:
————————————–
Ülke Ermenistan:
Kişi başı milli geliri: 4.000 $.
Milletvekili maaşı: 200 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 5.
——————————-
Ve TÜRKİYE.
Kişi başı milli geliri: 10.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.600 $.
Yan ödeme: Harcırahlı.
Emeklilik: Yaş sınırı yok.
Çifte emekli geliri var.
Maaşın milli gelire oranı: % 56

 

 
*Hakan Balcı
Rotterdam-HOLLANDA
E MAİL.taxibuket@hotmail.com
Posted in Yazılarım | Bazı Ülkelerdeki Milletvekili Maaşları için yorumlar kapalı
Ara 21

Altın Sözler

* “Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır
    Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.” Mehmet Akif Ersoy
* “Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.” Mehmet Akif Ersoy
 
Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
“-Osmanlı emperyalist değil miydi?
Cevap dikkate şayandır:

-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.” Necip Fazıl Kısakürek
* “Bir ulusun büyüklüğü nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür.” Victor Hugo
* “İyi bir akla sahip olmak yeterli değildir. Asıl olan onu iyi kullanmaktır.” Rene Descartes
* “Ağızdan çıkan söz kulağa, kalpten çıkan söz kalbe gider.” Atasözü
*‎ “Başarılı bir insan hayattan verdiğinden fazlasını alır. Değerli insan ise hayattan aldığından fazlasını verir…” Einstain.
* ”Politikacılar her yerde aynıdır, nehir’in dahi olmadığı yerde köprü kurma vaadinde bulunurlar.” Nikita Kruşçev
*”Bu koca evrenin geliştirebileceğimizden emin olabildiğimiz bir tek noktası vardır, kendimiz…”F.Henri Hurley
 * “Bildiklerini anlat, ama akıl vermeye kalkma;
Anlatılanları iyi dinle, ama hepsini…… doğru sanma;
Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez;
Çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez;
Herkesi kendine eşit gör,
Her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlık,
Çok büyük görmekte korkaklıktır.
Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
Bilgisizlikten gelirse cehalettir…” Kızılderili Atasözü

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ara 21

Satrancın Hikâyesi

   
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Satrancın ilk kez MS. 570 yıllarında Hindistan’da oynandığını biliyoruz. Daha önce Çin’de de bu oyunun oynandığı rivayet ediliyor.
Rivayet olunur ki bunu bulan Brahman rahibi Şah’a bir ders vermek istemiş. ”Sen ne kadar önemli bir insan olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir işe yaramazsın” demek istemiş. Şah bu durumdan memnun görünmüş, ”Peki, oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen” demiş. Rahip bu olay üzerine Şah’ın alması gereken dersi hala almadığını düşünerek ”Bir miktar buğday istiyorum” demiş.
   ”Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede, bir önceki karede aldığımın iki misli buğday istiyorum. Sadece bu kadarcık buğday istiyorum” demiş.
    Şah, kendisi gibi yüce ve kudretli bir şahtan isteye isteye üç beş tane buğday isteyen bu rahibin, küstahlığa varan alçakgönüllülüğüne sinirlenmiş ve ona bir ders vermek istemiş. ”Hesaplayın. Hak ettiğinden bir tane fazla buğday vermeyin” demiş.
    İnce hesap;
Hesaplamaya ilk kareler kolay gitmiş.
1. Kareye bir buğday,
2. Kareye iki buğday,
3. Kareye dört buğday… Ancak
10. Kareye gelindiğinde 1023 buğday vermeleri gerekiyor. Bu yaklaşık bir avuç buğdaya karşılık gelir; hesabın hep böyle gideceğini, hep rahibe böyle üç beş buğday vereceklerini zannediyorlardı.
Zaten 15. Kare yalnızca 1.5 kilo buğday vereceklerdi.
25. Kareye gelince 1.5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar. Oysa;
31. Kareye gelince, bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar. Çünkü vermeleri gereken buğday
31. Karede 92 tonmuş.
49. Kareye geldikleri zaman 24 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu ise Türkiye’nin bir yıllık buğday üretiminden fazla.                          
54. Kareye geldiklerinde ise 771 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu da dünyamızın bugünkü ölçülere göre bir buçuk yıllık buğday üretimi.
”Madem başladık hesaplara devam edelim” deyip bitirmişler.                                                                                                        
64. kare de tamamlandığında bugünkü ölçülerde dünyanın 1500 yıllık buğday üretimini rahibe vermeleri gerektiği ortaya çıkmış.
Bu upuzun ifadelerle anlattığımız sayının matematik dilindeki ifadesiyle anlatımı şöyledir;
1+2+22+23+24+…+264 = 265 – 1 = 18 446 744 073 709 551 615
Posted in Hikayeler | Satrancın Hikâyesi için yorumlar kapalı
Ara 20

Sözde Özgürlük İçin Geldiler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
2003’te havadan bomba yağdırarak harabeye çevirdiği Irak’ı işgal eden ABD 9 yıl sonra geride yoksulluk, kan ve gözyaşı bırakarak askerlerini çekti.

 

Sözde özgürlük için geldiler
– 1 milyon Müslümanı katlettiler
– Esir kadınların ırzına geçtiler
– Sünni’yi Şii’ye düşman ettiler
– Koca bir ülkeyi üçe böldüler
– Kukla Kürdistan’ı kurdular
– Petrol kuyularına el koydular

 

2 milyon Iraklı göç etti
Saddam yönetiminin elinde kimyasal silah bulunduğu yalanıyla 20 Mart 2003’te Irak topraklarına gönderilen ABD askerleri, 1 milyonu aşkın Iraklı’yı katletti, milyonlarcasını da sakat bıraktı. İşgalde tutsak edilen binlerce Iraklı kadına tecavüz edildi. 2 milyondan fazla Iraklı ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Kimyasal silah yalanı
İŞgalİn ardından Saddam Hüseyin devrildi fakat bahane olarak gösterilen kimyasal silahlar bir türlü bulunamadı! Ülke fiilen, Kürt Irak, Sünni Irak ve Şii Irak şeklinde üçe bölündü. Irak’ın kuzeyinde kukla Kürdistan’ı kurduran ABD, Büyük Ortadoğu Projesi için bölgede stratejik konumunu kuvvetlendirmiş oldu.
Ekonomik işgale devam
IraklIlara sözde özgürlük yerine 9 yılda sadece dehşeti yaşatan ABD, elde etmek istediklerine kavuştuktan sonra askeri işgali bitirip çekildi. Tabii ki, siyasi ve ekonomik işgalin devamını sağlayarak… Dün Bağdat’ta düzenlenen törende sembolik olarak ABD bayrağı indirilerek Irak bayrağı göndere çekildi.

 

Zulüm bitti!
Bütün dünyayı kandırarak Irak’a girdiler… Her tarafı yakıp yıktılar… Petrolü de ele geçirdiler.. Ülkeyi üçe böldüler… Şimdi de defolup gittiler…
8 yıl önce, “Saddam, kitle imha silahlarına sahip” yalanıyla Irak’ı işgal eden ABD öncülüğündeki İngiltere ve koalisyon güçleri, Nisan 2003’te Irak’ı işgal etti. İşgal ile birlikte, büyük zulüm de başlamış oldu. İşgalin ardından ilk iş olarak İngiltere ile birlikte ülke petrolüne el koyan ABD, yine İngiltere ile birlikte birçok skandala imza attı. ABD, Sünni direnişçilerle savaşırken, güneyde İngiltere ise radikal Şii din adamı El Sadr’ın ordusuyla mücadeleye başladı. Saddam Hüseyin’in devrilmesini, Irak’ta asayişin çöktüğü, mezhep çatışmalarının tırmandığı kanın oluk oluk aktığı bir dönem izledi. Yıllar geçtikçe, direniş daha da inatçı ve güçlü bir hal alıyor, akan kan bir türlü durmuyordu. ABD askerlerinin işkence, tecavüz ve cinayetlerinin yer aldığı bir dizi skandal patlak vermesi, olan biteni izlemekle yetinen dünyayı şoke etti. Bir operasyonda Saddam’ın oğullarıyla küçük torunları öldürüldü. Saddam yakalandı. Göstermelik bir mahkemenin ardından asılarak idam edildi. ABD, Sünni direnişe katılan aşiretlerin liderlerini parayla satın aldı. Güneyde ise askeri baskı altında kalan El Sadr İran’a kaçmak zorunda kaldı. Böylece Irak direnişi kırılmış oldu. Şu anda sadece El Kaide’nin Irak kolu eylem yapıyor. Üçe bölünen ülkede hâlâ neredeyse her gün bombalı saldırılar yapılıyor.

 

İşte bilanço
1 milyon Müslümanı katlettiler
ABD işgali altında 8 yıl inleyen Irak, ağır bir bedel ödedi. Londra merkezli Opinion Research Business (ORB) ve IIACSS’nin ortak araştırmasına göre, Irak’ta işgalin başından beri 1 milyondan fazla insan canından oldu. Bu verilere göre, savaşta Iraklı ailelerin beşte biri en az bir üyesini şiddete kurban verdi. Ülkedeki en yüksek ölüm oranları da hane halklarının yüzde 40’ından fazlasının bir üyesini kaybettiği başkent Bağdat’ta. Irak İnsan Hakları Bakanlığı yetkililerinden Arakan Cemel, başkent Bağdat’ta düzenlediği basın toplantısında, 2003’ten bu yana en az 14 bin 25 kişinin kaybolduğunu belirtti. Savaşın başından bu yana Irak’ta 4500 Amerikan askeri hayatını kaybetti, 32 bin asker yaralandı. ABD’ye bu savaş 800 milyar dolardan fazla paraya mal oldu. Ülke, kuzeyde Kürtler orta kesimde Sünniler ve güneyde Şiiler olmak üzere fiilen üçe bölündü. Petrol, başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı ülkeler arasında paylaştırıldı. Zengin petrol yataklarına sahip olan Kürt yönetimi, petrol konusunda daha çok söz sahibi olmak istedi. Ülke ekonomik açıdan tam anlamıyla çöktü.

 

*Yeniçağ Gazetesi
Posted in Gündem | Sözde Özgürlük İçin Geldiler için yorumlar kapalı
Ara 20

Her Şey Allah’tan!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
(Bir tren kazasının “Takdiri ilahi” , “Her şey Allah’tan” şeklindeki yaklaşımlarla açıklanmasını eleştiren birinin, guruptaki Avni Anıl’a ne düşündüğünü sorması üzerine, Avni Anıl’ın anlattığı fıkradır.)
Bektaşi’nin biri her gün kasabada ‘Her şey Allah’tan’, ‘Her şey Allah’tan’ diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi’ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi’nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;

 

-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah’tandı.

 

-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah’tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.

 

Posted in Fıkralar | Her Şey Allah’tan! için yorumlar kapalı
Ara 20

Cemaziyülevvelini Bilmek!

 

 
,
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Cemaziyülevvel, hicri takvimdeki aylardan beşincisinin ismidir. Bunu takip eden aya da Cemaziyülâhır denir.
Bilindiği üzere Osmanlı Devletinde arşivciliğe büyük önem verilir ve devlete ait her belge titizlikle saklanırdı. Şimdiki gibi dosyalama sisteminin olmadığı devirlerde, devlet daireleri bu iş için çuvallar kullanır ve her aya ait biriken evrakı bir torbaya doldurarak saklarmış. Arşiv evrakı birbirine karışmasın ve arandığı zaman kolay bulunabilsin diye de torbanın üzerine iri yazı ile ait olduğu aylar yazılır, böylece mahzene indirilip tarihi sırasına göre konulur imiş.
Yıllardan birinde cemaziyülevvele ait evrakın, sandık içine mühürlenip bir yere nakli gerekmiş. Henüz fakir bir mülazım olan arşiv memuru, istenilen evrakı sandığa boşalttıktan sonra boş torbayı alıp evine götürmüş. Bir müddet sonra da fakirlik belasıyla torbadan bir iç donu diktirip giymeye mecbur olmuş. Ne var ki torbanın üzerindeki halis bezir isi mürekkep, yıkamakla çıkmamış ve cemaziyülevvel yazısı tam da poposun da okunur vaziyette kala kalmış. Olacak bu ya; bir gün kalem (eskiden devlet dairelerine bu isim verilirdi) arkadaşları onu iç donuyla görüp cemaziyülevvel yazısını okuyunca fakir mülazımın sırrı ortaya dökülmüş; arkadaşları aralarında imalı imalı gülüşmeye başlamışlar.
Gel zaman, git zaman; mülazım efendi çalışıp çabalamış, okumuş yazmış ve kısa sürede yükselmiş. Artık kadife astarlı samur kürkler, mücevher işlemeli kaftanlar giyer olmuş. Eski arkadaşları kendisine gıpta ile bakmaya ve hatta kıskanmaya başlamışlar. Onun yüceliğinden başarısından bahsedildiği bir günde arkadaşların biri;
—Canım, demiş; şimdiki haline bakmayın, biz onun cemaziyülevvelini biliriz.
İşte o günden sonra cemaziyülevvelini bilmek, birisinin mazideki bir ayıbından kinaye olarak kullanılmaya başlamıştır.
 
           
* İskender Pala’nın “İki Dirhem Bir Çekirdek” adlı kitabından

 

Posted in Hikayeler | Cemaziyülevvelini Bilmek! için yorumlar kapalı
Ara 20

Altın Sözler

*Fransa’nın sembolü neden horozdur? Çünkü horoz, iki ayağı pisliğin içinde oluğu halde ötebilen tek hayvandır… Melih Aşık / Milliyet
 
 *Üstün insanın aradığı kendisindedir; Küçük insanın aradığı ise başkalarındadır… Konfüçyüs
 
* İnsanları neden öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler… Konfüçyüs
 
*Fuzuli’ye sormuşlar: Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
Sevmek demiş.. Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın!
 
*“Azimle inat arasındaki fark, akıldan başka bir şey değildir. Akılla direnme azimdir, akılsız direnme inat” Erdal Ataberk
 
 *“ Ey Tanrım hayatımda değiştirebilecek şeyleri değiştirecek cesareti, değiştirilemeyecek ya da değiştirilmesine lüzum olmayan şeyleri kabul edecek kuvveti (sabrı) ve bu iki şeyi birbirinden ayırabilecek aklı ver bana.!” Vehbi Koç
 
*Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. Vauvenargues
 
* İnsancıl olmadıkça adil olamazsın. Vauvenargues
* Türk dünyası için Fatih, günümüze kadar, bütün imparatorların en büyüğü olup, beşer tarihinde başka herhangi bir şahsın kendisiyle mukayese edilmesi müşkildir.    Babinger

 

* Dünyanın aklının %98’i Sultan 2. Abdülhamid’de, % 1’i bende, kalan %1’i diğer insanlardadır.  Otto von Bismarc

 

* Alışkanlık halata benzer; her gün bir lifini örer ve sonunda onu koparamayacak hale getiririz.   Horace Mann
* Bir posta pulu gibi olun, hedefe varana kadar gayeye yapışın.  Josh Billings

 

* Kriz kelimesi Çince yazılınca iki harften oluşur; biri tehlikeyi, diğeri fırsatı temsil eder.  John F.Kennedy

 

  *Lamartine atalarımız hakkında şunları yazar:
“Vecd ile yaşayan duygulu bir millettir. İçgüdüleri asilânedir. Onların yurdu ‘Efendiler’ diyârıdır.   
   Kahramanlar, şahsiyetler ülkesidir. Bence, insaniyete şeref veren böyle bir milletin düşmanı olmak,   
   insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır. Böyle bir lekeden Allah beni korusun.”
Posted in Atasözleri Vecizeler | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ara 19

Uyuyan Devi Uyandırmayın!

 

 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
Yurtta ve cihanda barış gayemiz
Hürriyet yolunda gaye tertemiz
Eşi benzeri yok, cennet ülkemiz
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

Dünya, Atilla’ya, Fatih’e dardı
Korkudan batının benzi sarardı
Yavuz ve Kanuni sizi uyardı
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

Hunlardan bu güne kalmadınız mı?
Selçukluya Haçlı salmadınız mı?
Osmanlı’dan hiç ders almadınız mı?
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

Bu, altın sayfalı tarih benimdir
Atatürk… Atilla… Fatih… Benimdir
İstikbal benimdir, fetih benimdir!
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

Helaldir vatana, millete serim
Tam bağımsız olmak için seferim
Türküm Atatürk’e ait neferim
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

Aklınız yok ise kızdırırsınız
Hileler, ajanlar sızdırırsınız
Türk’e tekrar destan yazdırırsınız
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

Haçlılar, almayın azıya gemi
O, Vatikan hiç göremez gündemi
Dedelerin iyi bilir dedemi
Durulan suları bulandırmayın
Uyuyan bir devi uyandırmayın

 

12.03.2007
Posted in Şiirlerim | Uyuyan Devi Uyandırmayın! için yorumlar kapalı