Kas 13

Bu Sözleri Kimler Söyledi Dersiniz Okuyalım..!

‘Geldim, gördüm, yendim’: 
Roma İmparatoru Sezar’a ait bu söz, Pontus asıllı Basforos Kralı II. Pharnake ile şimdiki Tokat’ın Zile ilçesinde yapılan savaş sonunda söylenmiş. Galip gelen Sezar, Roma Senatosu’na yolladığı mektupla savaşın neticesini bildirir: “Geldim, gördüm, yendim.”

‘Sen de mi Brütüs?’:
Roma İmparatoru Sezar’ın ölümü, kalabalık bir grubun kendisine saldırması sonucu gerçekleşmiştir. İsyancılara karşı bir müddet direnen İmparator, kendisini bıçaklayanlar arasında evlatlığı Brütüs’ü de görünce bu sözü sarf etmiştir.

‘Yaratılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü’
Yunus Emre’nin insanlık sevgisi, Allah’a olan muhabbetiyle açıklanır.

‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi /
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’

Kanuni Sultan Süleyman,bir şiirinde yer alan bu beyti, hasta yatağına düştüğünde söylemiş. Beyitte geçen ilk ‘devlet’ ‘makam- mevki’ anlamında kullanılmış, ikinci kez geçen ‘devlet’ ise ‘saadet’ manasında söylenmiştir.

‘Yollar yürümekle aşınmaz’
60’lı yılların sonunda Adalet Partisi’nin Ankara il kongresinde bir delege sürekli yapılan gösteri yürüyüşlerinden şikâyetçidir. Bu isteğini Süleyman Demirel’e ileten delege, hazır cevaplılığıyla bilinen Demirel’in bu ilginç sözüyle karşılaşır.

 

‘Selam verdim, rüşvet değildir deyü almadılar’ 
16 asırda yaşayan Fuzuli’nin ‘Şikâyetname’sinde geçen bu söz, toplumdaki çarpıklığı, adalet ve hukuk sisteminin gidişatını anlatması bakımından önemlidir.

‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın’ 
İstiklal Marşı şairi Mehmed Akif Ersoy, hastayken, içlerinde yazar Tarık Us’un da bulunduğu bir grup, ziyaretine gider. Ziyaretçilerden birinin, “İstiklal Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” sorusuna Akif bu cevabı verir.

‘İşte Paşam, İstanbul’ 
1949- 957 tarihleri arasında İstanbul valiliği ve belediye başkanlığı yapan Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın, İsmet İnönü’ye söylediği meşhur söz. 1950 seçimlerinden önce seçim konuşmasını yapan İnönü’ye kalabalığı gösteren Gökay, ‘İşte Paşam, İstanbul’ demiştir. Ancak seçim, CHP açısından bir hüsranla neticelenmiş ve CHP o yıl İstanbul’dan hiç milletvekili çıkaramamıştır.

‘Asmayalım da besleyelim mi?’ 
12 Eylül askerî darbesinin mimarı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, darbenin ardından gerçekleşen idamlar üzerine bu meşhur yorumu yapmıştır. Bu dönemde yaklaşık 7 bin kişinin idamı istenmiş, Askerî Yargıtay 124 idama hükmetmiş, bunların 50’si infaz edilmiştir.

‘70 sente muhtacız.’ 
Türkiye’nin en çok başbakan olma rekorunu elinde bulunduran siyasisi Süleyman Demirel’in incilerinden biridir. Türkiye’de 70’lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiştir. Demirel, dış ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir.

 

Ekleyen:FatihŞahbaz

Posted in Yazılarım | Tagged , , | Bu Sözleri Kimler Söyledi Dersiniz Okuyalım..! için yorumlar kapalı
Kas 13

BEKLEMEYİN

· Nazik olmak için bir gülümseme beklemeyin… 
· Sevmek için sevilmeyi beklemeyin…
· Bir arkadaşın değerini anlamak için, yalnız kalmayı beklemeyin…
· Çalışmaya başlamak için en iyi işi beklemeyin…
· Biraz paylaşmak için çok olmasını beklemeyin…
· Öğütleri hatırlamak için, düşmeyi beklemeyin…
· Dua ’ya inanmak için acıları beklemeyin…
· Yardım edebilmek için zamanınız olmasını beklemeyin…
· Özür dilemek için diğerinin acı çekmesini beklemeyin…
· … ne de barışmak için ayrılığı Beklemeyin…

 

Yazanı bilmiyorum 🙁
Ekleyen:FatihŞahbaz
Posted in Yazılarım | Tagged | BEKLEMEYİN için yorumlar kapalı
Kas 12

Zil Niçin Erken Çaldı ve Temel Nerede?

Devlet yetkilisinden biri açılışına gittiği pekçok üniversitede protesto edilir. Bu protestolarda polisin sert tavrı eleştirilir.
Bir gün de protesto eden 18 İTÜ öğrencisi 15’er ay hapis cezasına çarptırılır.

 

İşte o günlerde kamuoyunda konuşulan bu olaylardan sonra üniversite öğrencileri arasında bir fıkra kulaktan kulağa yayılıyor.

 

İşte o fıkra:

 

“Devletin yetkilisi, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret eder.  Sınıfın birinde öğrencilerle tanışır.
O karizmatik duruşuyla beden dilini de kullanarak bir konuşma yapar. Etkili konuştuğunu düşünerek “Sorusu olan var mı?” diye sorar.
TEMEL; “Ben size 3 soru soracağım.” der;

 

“1-Siz de biliyorsunuz ki iktidarın yıpranmış olması gerekirken nasıl oldu da oyları  arttı?
2-Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumlar yabancılara sattıldı, bunlardan ne kadar para kazanıldı?

 

3-Bu paralar nerede?”
Tam bu sırada zil çalar. Devlet yetkilisi, “2.derste devam ederiz” deyip dersten çıkar. Derse yeniden girince “nerede kalmıştık” diye sorar.
Bu sefer DURSUN ayağa kalkar; “Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız” deyince, Devlet yetkilisi “iyi tekrar sorun bakalım” der.
DURSUN, “Size 5 sorum olacak” der :
“1-Siz de bilmektesiniz ki iktidarın yıpranmış olmasına rağmen oyları nasıl arttı?

 

2-Bütün önemli kurumlar satıldı? Ne kadar para kazanıldı?

 

3-Bu paralar nerede?

 

4-Tenefüs zili niçin yarım saat erken çaldı?

 

5-TEMEL nerede?”
Posted in Fıkralar | Zil Niçin Erken Çaldı ve Temel Nerede? için yorumlar kapalı
Kas 12

ABD, Atatürk ölünce ne yazdı?

 
 
  
Bugün 10 Kasım.. Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 72. yıldönümü.
72. yıl sonunda geldiğimiz nokta, Atatürk ilke ve devrimleri açısından ne yazık ki çok üzücü ve gerilemiş bir nokta.
Bugün 72 yıl öncesine dönüp “geçmiş tarihe” bakarak, “gelecek tarihe” ışık tutalım.
Aşağıda yayınlayacağım bilgiler; tarihi düşmanlıklar, dostluklar, müttefiklikler ve yanlış propagandalar açısından belki şok yaratabilir.
Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde, dünya olayı nasıl yorumlamıştı?..
Bunun yanıtı ciltler dolduran kitapların konusu. Bu kısıtlı köşede, yalnızca Yunanistan ve ABD açısından kısa bilgiler vermek istiyorum.
(Benim “1919’un Şifresi” adlı kitabımı okuyanlar, aşağıdaki bilgileri oradakilerle karşılaştırsınlar lütfen.)
1919’da yurdumuza en büyük işgali gerçekleştiren ve Atatürk’ten tokadı yiyen Yunanistan ile gûya hiç ortalıkta olmayan ABD’nin tavırları çok farklı.
Atatürk’ün ölümünün ardından Yunanistan medyası ve hükümeti, kendisinden “Tarihin büyük kişiliği”, “Türklerin babası” ve “Yeni Türkiye’nin kurucusu” gibi övgüyle söz ederken; ABD medyası “Diktatör” diye yazıyordu!..
Yunanistan: “Tarih değiştiren,
tarih yaratan şahsiyet!”
Vradini Gazetesi, 10 Kasım, özel baskı: “Bütün Türkiye, büyük lideri ve reformcusu -Vatanın babası- Kemal Atatürk’ün ölümü üzerine yasa büründü.”
Vradini Gazetesi, 11 Kasım: “Tarihi değiştiren, tarih yaratan şahsiyetlerin en büyüklerinden biri olan Mustafa Kemal…”
Elefteron Vima Gazetesi, 11 Kasım: “Yeni Türkiye’nin kurucusu öldü”
Elefteron Vima Gazetesi, 11 Kasım: “Bugün Türkiye’nin yasını tuttuğu, tarihin büyük kişiliği olarak hakkıyla ölümsüzleşen Atatürk…”
Kathimerini Gazetesi, 11 Kasım: “Türkiye’nin babası rahmetli Kemal…”, “Türkiye dağları delmeli, en derinlerde bile olsa, arayıp bulacağı en değerli taştan, Kemal Atatürk’ün heykelini yapmalıdır. …O, sadece Türkiye için değil, bütün dünya uygarlığı için büyük bir kayıptır.” (Bugün kurduğu Türkiye’de kimileri, en büyük taşı bularak, mezarına atmaya çalışıyor oysa..-HC)

 

* * *
Yunan Başbakanı (Metaksas) ise, Başbakan Celal Bayar’a gönderdiği başsağlığı mesajında şunları söylüyor: “..dost ve müttefik Türkiye’nin yaşadığı büyük acıyı Yunan halkı ve ben gönülden paylaşıyoruz. … Türkiye’nin aydın reformcusu, cesur asker ve onurlu insan Atatürk’ün aziz hatırasını saygıyla anıyoruz.. Yunanistan, Yunan-Türk dostluğunun temelini atan, dostluğun çözülmez bağlarını kuran, barış düşünceleri ile iki ülkeyi yakınlaştıran Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk’ü hiçbir zaman unutmayacaktır.” Ve, Selanik Belediye Meclisi Atatürk’ün anasına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuyordu!..

 

* * *

 

Bunları okuyunca, kimi zaman söylenen “İçimizdeki bazılarının yaptığı saldırıyı, işgalci Yunan bile yapmadı” sözü akla geliyor değil mi?
ABD: “Diktatör!”
Bir de, 1919’da güya “ortada olmayan” ama “baş aktör olan” ABD’nin gazetelerine bakalım.
The Washington Post Gazetesi, 10 Kasım: “Türk diktatörü komada, ölüm haberleri yalanlandı.”
The New York Times Gazetesi, 11 Kasım: “Diktatörün sıra dışı kariyerinin …”, “Diktatörün ölümüyle birlikte…”
The New York Times Gazetesi, 12 Kasım: “..Türk diktatörü haline getirecek uzun askeri hizmet yıllarıyla dolu bir ömür…”
The Washington Post Gazetesi, 11 Kasım: “Modern Türkiye’nin kurucusu ve demir yumruklu yöneticisi Kemal Atatürk bugün 58 yaşında öldü.”
Allah rahmet eylesin
Bugün rahmet ve minnetle andığımız Atatürk’ün en büyük özelliği, barışçılığının yanı sıra “anti-emperyalist” olmasıydı.
 
 
*10.11.2010 Hulki CEVİZOĞLU Yeniçağ
Posted in Yazılarım | ABD, Atatürk ölünce ne yazdı? için yorumlar kapalı
Kas 12

Yanarım

Sanki mülteciyim kendi ülkemde
Yanarım, yanarım ona yanarım
Kaymalar, sapmalar olur ilkemde
Yanarım, yanarım ona yanarım

 

Nice canlar gitti, gitmekte bir, bir
Artık huzur, güven bitmekte bir, bir
Sevgi, saygı, ilgi yitmekte bir, bir
Yanarım, yanarım ona yanarım

 

Haçı, Hilâlime tercih eden var
Binlerce, binlerce hain beden var
Türk olup ta Türk’e çok kin güden var
Yanarım, yanarım ona yanarım

 

Vatanı sevenler nerdeler, hani?
Vatansız, vicdansız ve ruhsuz gani
Vatana ihanet öldürür beni
Yanarım, yanarım ona yanarım

 

Bütün suçu dinimize atan var
Utanmadan Atatürk’e çatan var
Bu vatanı gizli, gizli satan var
Yanarım, yanarım ona yanarım

  

03.12.2006
Posted in Şiirlerim | Yanarım için yorumlar kapalı
Kas 11

Atatürk Bu Millettir

Kemal Atatürk;
Ekim 2007, İzmir.

Alsancak’ın en meşhur dövmecisi Köprüaltı’na gençten biri girer, kolunu sıyırır, dirseğine doğru Mustafa Kemal’in imzası vardır, bir bankada çalıştığını, bu dövme yüzünden işten atılmakla tehdit edildiğini anlatır, tırsmıştır, ekmek parası filan diye ağlar, “silin” der.

*

Hep söylerim, ekmek parası diye ağlayanın maaşını, tavuk gibi buğdayla ödeyeceksin!

*

Adeta bomba düşer dövmeci dükkânına… “Bu gördüğün eller Atatürk’ü yazar, Atatürk’ü silmez” deyip, kapı dışarı ederler. Ve, internet sitelerinden alenen duyururlar: “Ey ahali, madem öyle işte böyle, bugünden itibaren burada, Atatürk’ün imzası bedava!”

*

İlk kim, nerede yazdırdı bilmiyorum ama, Atatürk imzasının furya haline gelmesinin miladı, bu olaydır.

*

Bir ödlek geri adım attı…
On binlerce cesur öne çıktı.

*

Atatürk’e sövme modası…

Dövme modası yarattı.

*

Köprüaltı örnek oldu, İzmir’de yapılan Atatürk dövmesi, 50 bini aştı. Yetişemiyorlar, her gün 30-40 kişi kazıyor vücuduna… Omuzuna, bileğine, iman tahtasına, kalbinin üstüne… Doktor var, avukat var, öğrenci, dekan, ev kadınları var. İstanbul’da patladı… Ankara, Antalya, Bursa, Trabzon, Muğla, Eskişehir dövmecileri artık neredeyse sadece bu imzayı kazıyor. 29 Ekim’lerde, 10 Kasım’larda Mustafa Kemal için ücretsiz çalışan 200’ün üstünde dövmeci var.

*

Dini gerekçelerle dövme yaptırmayan, otomobiline yapıştırıyor. Taksilerin camlarında… Motosikletine, hatta, bebe arabasına yazdıranı görüyoruz. Atatürk imzalı küpe kulaklarda, rozet yakalarda.

*

Ölümünün üzerinden taaa 73 sene geçtikten sonra, hiç tanışmadığı, hiç görmediği insanların bedenine imzasını atan bir başka lider var mı dünyada?

*

Neymiş, işten atarlarmış…
Bizim işimiz Atatürk.

*

Memleketimin güzel kadınları, giydirin çocuklarınızı güzel güzel, doğum günüdür bugün… Çünkü, her 10 Kasım, aslında 19 Mayıs’tır… Cumhuriyet dediğin, korkak babalar tarafından kaybedilir, yürekli evlatları tarafından geri alınır.
Mustafa Kemal, ilelebet payidardır. Lütfen Dikkat arkadaşlar Yandaşlara karşı toplanan Atatürkçü yurtseverlerin arasına katılmak için  http://www.facebook.com/pages/Kenan-%C5%9Eahbaz/149533935129926 tıklayın ve paylaşın..!

 

YılmazÖzdil Yazısından Alıntıdır.!

Yazan:FatihŞahbaz

Posted in Yazılarım | Tagged , | Atatürk Bu Millettir için yorumlar kapalı
Kas 08

“Ağam Ben Demedim, Sen Dedin!”

 

 

 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ata çok düşkün bir ağanın atı ölür. Kimse korkudan atın öldüğünü ağaya söyleyemez. Uyanık bir köylü, “Ben söylerim” diyerek gönüllü olur ve ağanın huzuruna çıkar:
“Ağam senin at var ya, senin at.”
“Evet, benim at var”
“Ağam uzanmış yatıyor.”
“İyi ya, ne var bunda?”
“Ağam senin at kulaklarını da yere sermiştir”
“Diyeceğini desene oğlum!”
“Ağam galiba nefes de almıyor”
“Desene oğlum, at öldü!”
“Ağam ben demedim, sen dedin!”
Posted in Fıkralar | “Ağam Ben Demedim, Sen Dedin!” için yorumlar kapalı
Kas 08

Dünya’nın Tadı Kalmadı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ey dostum dünyanın tadı kalmadı!
Yokuşlar değişti, düzler değişti
Mevsimlerin bile adı kalmadı
Baharlar değişti yazlar değişti

 

Köprünün altından çok sular aktı
Sevgiyi insanlar dünde bıraktı
Kışlar yazı, yazlar kışı ayarttı
Dolular değişti, buzlar değişti

 

Bir çöle döndürdü toprağımızı
Kuruttu, yok etti yaprağımızı
Sonbahar çatlattı kısrağımızı
Şu kışlar değişti, güzler değişti

 

Yardıma sevgiyle, aşkla koşan yok
Yardım ile gönüllerde coşan yok
Bir iz bulup yüce dağlar aşan yok
Ayaklar değişti, izler değişti

 

Yavaş yavaş doğruluktan saptılar
Şimdi de -haşa- paraya, pula taptılar
Sesten hızlı giden araç yaptılar
Yavaşlar değişti, hızlar değişti

 

Vefalı gönüller, çöle benzedi
Suları çekilmiş göle benzedi
Umutlar kupkuru güle benzedi
Gönüller değişti, özler değişti

 

Şimdi akıl rüşvet ile yatmakta
Gözler ona görmemezlik satmakta
Ahlâk dışı sözler cirit atmakta
Kulaklar değişti, gözler değişti

 

Hiçbir şeye benzemiyor bu haller
Yapmakta değil de yıkmakta eller
Yılanın zehrinden zehirli diller
Tavırlar değişti, sözler değişti

 

Doğruya dağları aşırmaz mısın?
Kaygıyı, kederi taşırmaz mısın?
Sen olsan acaba şaşırmaz mısın?
Kafalar değişti, yüzler değişti

 

Eski vefalardan eser yok şimdi
Birbirine kazık atan çok şimdi
Sevgiye, saygıya karın tok şimdi
Duygular değişti, hazlar değişti

 

Gönül bayrak için al vermez oldu
Kaç baharlar geçti dal vermez oldu
İçim bile artık bal vermez oldu
Şekerler değişti, tuzlar değişti

 

Dağ gibi gönülü yıkan var artık
Anadan, babadan bıkan var artık
Erkeklerde küpe takan var artık
Erkekler değişti, kızlar değişti

 

Yağmurlar hep rahmet dolu yağardı
Güneşle ay nazlı nazlı doğardı
Herkes yıldızlardan neşe sağardı
Neşeler değişti, sazlar değişti

 

Eski meydanların eri kalmadı
Erliğin, mertliğin yeri kalmadı
Avcının gözünün feri kalmadı
Keklikler değişti, kazlar değişti

 

Biz gülersek hep birlikte gülerdik
Ekmeği kardeşçe eşit bölerdik
Yiğitliği erdem ile bilerdik
Yiğitlik değişti, kozlar değişti

 

Bu zamanda damarda kan kuruyor
Tüm akıllar durgun, atıl duruyor
Şimdiki akımlar adam vuruyor
Nötrler değişti, fazlar değişti

 

30.01.2003
Posted in Şiirlerim | Dünya’nın Tadı Kalmadı için yorumlar kapalı
Kas 07

Dünden önce, Dün, Bugün Ne Dediler; Yarın Ne Derler…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
 
 
Dünden önce; “Türkiye’nin her yerine ‘ne mutlu Türküm diyene’ yaza yaza Türkiye ilkelleştirilmiştir dediler.
Dünden önce; “Terörist örgütle görüştüğümüz iddiasında bulunanlar şerefsizdir” dediler.
Dünden önce; ”Devlet herkesle görüşür. Hükümet görüşmez” dediler.
Vs. Vs. Vs…

 

Dün; “Türk vatandaşı değil anayasal vatandaşlık olmalıdır” dediler
Dün; “Türkiye halkı, 36 etnik gruptan oluşmuştur” dediler.
Dün; “Türkiye’nin huzuru ve geleceği için terör örgütüyle de görüşürüz” dediler.
Vs. Vs. Vs…

 

Bugün; “Terör örgütü ile MİT müsteşarı emrimizle görüştü” dediler.
Bugün; “Sivil anayasadan Türk ve Atatürk çıkarılmalı” dediler.
Bugün; “Yandaş medyadakiler terörist başı ev hapsine alınmalıdır” dediler.
Vs. Vs. Vs…

 

Yarın ne diyecekleri, ne yapacakları geçmişten belli değil mi?
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir.
Posted in Yazılarım | Dünden önce, Dün, Bugün Ne Dediler; Yarın Ne Derler… için yorumlar kapalı