Kas 03

Üç Başbakanın Toplantısı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Amerika’da İngiltere ve Türkiye’nin Başbakanlarının katıldığı bir toplantı yapılır.
Toplantı sonunda basının sorularına cevap veriliyormuş.
Gazeteci sormuş ;
Ülkenizde 4 kişilik bir aile ne kadar gelirle rahat bir hayat sürebilir ve siz ne kadar ödüyorsunuz?
 Bush: Amerika’da 4 kişilik bir aile 5000 $ ile rahat bir yaşam sürebilir. Biz onlara 6500 $ veriyoruz geri kalan 1500 $ ı ne yapıyorlar bilemiyorum.

 

Blair: İngiltere’de aynı aile 4000 Pound ile rahat yaşar. Biz 5000 pound veriyoruz, 1000 pound nereye gidiyor bilmiyoruz.

 

Türkiye Başbakanı: Türkiye’de aynı ailenin açlık sınırı 1000 YTL. Dir. Biz onlara 450 YTL veriyoruz. geriye kalan 550 YTL’yi nereden buluyorlar bunu hala anlamış değiliz…!
Posted in Fıkralar | Üç Başbakanın Toplantısı için yorumlar kapalı
Kas 03

Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anlamak…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
● Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.

 

● Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet’i biz kurduk, O’nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.

 

* “Efendiler; aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”

 

● Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

 

● “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir…”

 

● “Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir olmalıdır.”
Posted in Yazılarım | Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anlamak… için yorumlar kapalı
Eki 31

ABD’nin deprem silahı Türkiye’yi vurdu…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“ABD’nin deprem silahının Türkiye’yi vurduğunu Rus İstihbarat Analisti Sorcha Faal yazıyor. www.whatdoestimean.com internet sitesinde yayımlanan ve Türkçeye çevrilen bir yazısında bakınız ne iddialar var, ne iddialar, Faal’in…
Bugün (depremin olduğu gün) Kremlin’de Karadeniz Donanması’ndan ‘flaş’ bir rapor alındı, buna göre Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine karşılık olarak ABD korkulan “Deprem Silahları”ndan biriyle Türkiye’ye saldırdı.
Bu rapora göre Karadeniz’deki ve civardaki Rus monitor istasyonları son 36 saatte iyonosferde “hızlı” bir ısınma gözlemeye başladılar, bu ısınma doğu Türkiye’yi vuran 7,3 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce zirveye ulaştı.
İyonosferin ısınmasından, ABD’nin tüm dünyada bulunan ve Alaska’daki ana üslerinden kontrol edilen HAARP tesislerinden çalıştırılan “Deprem silahlarının belirgin özelliği” olduğunu not etmek önemlidir ve bu silahın en son Mart ayında Japonya’ya karşı kullanıldığı ve 9.00 büyüklüğünde depreme neden olduğu belirlendi.
Rus Donanma İstihbaratı subayları bu saldırının amacının Irak’lı Kürt asilerin dört gün önce 26 Türk askerini öldürmesine karşılık olarak geçen hafta Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine “ciddi şekilde engel olmak” olduğunu söylüyor.
Bu rapor şöyle devam ediyor: ABD’nin “büyük korkusu” Türkiye’nin Irak’a girmesinin daha büyük bir Orta Doğu Savaşına yol açacak olması. Çünkü Türk ordusu kaynakları İsrail’deki Kürtlerin artan gücünü suçluyor ama halka “diğer güçler” olarak tanımlıyorlar.
Amerikan insanlarının bilmediği şey, ABD’nin Irak’ı istilasından kısa süre sonra yüzlerce İsrail Özel Kuvvetler birliklerinin, Türkiye, Suriye ve İran’a karşı bir ‘kuvvet üssü’ inşa etmek için Kuzey Irak’ın Kürt bölgesine akmasıdır. Bu geçen Ağustos’ta İsrail’in ayrıca İran ve Kuzey Irak’a insansız hava araçları göndermeye başladığını bildirdi. (Not: Bu üssün fotoğrafları çekilmişti)
Rus istihbarat analisti uzun zamandır Amerika’nın tüm Orta Doğu (bazıları bütün dünya için olduğunu söylüyor) ‘master planının’ tüm bölgeyi kendi orijinal kabile sınırlarına bölmek olduğu konusunda uyarmakta.
ABD “master planının” başarısından şüphe edilemez. Çünkü son 25 yılda Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Afganistan, Irak ve şimdi de Libya’yı böldür. Planları Türkiye, Suriye, İran ve Suudi Arabistan’ı bölmek.
Yazının tam burasında Rus istihbarat analisti bir hatırlatmada bulunuyor:
Türkiye ABD’nin onlarca parçalama planının ilk kez 2006’da Roma’daki NATO Savunma Eğitim Merkez’indeki söylevde farkına vardı. Amerikan ordusu subayı Türkiye’deki 18 şehrin “Kürdistan” olarak gösterildiği bir harita kullandı. Daha sonra ABD Savunma Sekreteri Donald Rumsfeld bu harita için özür dilese de, bu son saldırı onların gerçek amaçlarını gösteren örneklerden biri. ABD’nin Türkiye’ye karşı saldırısının tüm ayrıntıları henüz değerlendirilmemiş olsa da, Rus donanma yetkilileri bu raporda daha fazla saldırıların “yakın” olduğunun düşünülmesi gerektiği konusunda Kremlin’i uyardılar..
Bu satırları okuduktan sonra NATO’dan müttefikimiz, daha doğrusu NATO’nun ta kendisi olan ABD ile ilişkilerimizi yeniden düşünmenin ve Büyük Orta Doğu Projesi ile Dinlerarası Diyalog’un yeniden gözden geçirilmesi, Eş Başkanlıkların iadesi gerekir mi gerekmez mi? Ne tuhaftır ki bu projelerin içinde olanlarla PKK’nın talepleri birebir örtüşüyor…”
*Hasan DEMİR’in  Yeniçağ Gazetesi’ndeki yazısından alınmıştır.
Posted in Gündem | ABD’nin deprem silahı Türkiye’yi vurdu… için yorumlar kapalı
Eki 31

Cumhuriyet Fazilettir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vatan için ölene
Gazi olup gelene
Kıymetini bilene
Cumhuriyet fazilettir

 

Yönetimin özünde
Atatürk’ün sözünde
Tarihlerin gözünde
Cumhuriyet fazilettir

 

Yönetimde müthiş yaman
Zalimlere vermez aman
Her devirde ve her zaman
Cumhuriyet fazilettir

 

Düşman olur illetlere
Fırsat vermez zilletlere
İnsanlara, milletlere
Cumhuriyet fazilettir

 

29.10.1997
Posted in Şiirlerim | Cumhuriyet Fazilettir için yorumlar kapalı
Eki 27

Yaşanmış gerçek bir hayat hikayesi…

 

 

 

 

 

 

 

 

Kargayla Uçan B..ka, Leşe Konar.

Mersin ilinin Tarsus ilçesinin Gülek beldesinde yaşamış olan merhum Garip Halil’i öğüt vermek için babası yanına çağırmış: “Beni iyi dinle oğlum. Sorduklarıma da doğru cevaplar ver” demiş. Garip Halil: “Sor baba” demiş. Babası: “Kargayla uçan nereye konar oğlum?” demiş. Garip Halil halk arasında söylene gelen sözü çok iyi bildiği için o sözü söylememek için çareler düşünmeye başlamış ve: “Dut’a konar baba” demiş. Babası sinirlenerek tekrar sormuş: “ Dut’a taş atarak kargaları kaçırtırsam nereye konar” demiş. Garip Halil bir müddet düşünür gibi yapıp: “Yine dut’a konar baba” demiş. Babası daha da sinirlenerek: “Kargayla uçan b…ka, leşe konar oğlum, b..ka demiş”

“Kılavuzu karga olanın burnu b..ktan, leşten  çıkmaz.”  Atasözü

 

*Allah kendisine de babasına da rahmet eylesin. Amin!

 

Posted in Hikayeler | Yaşanmış gerçek bir hayat hikayesi… için yorumlar kapalı
Eki 27

Aklın yolu birdir

 

 

 

 

 

 

24 şehidimizin acısını yaşarken Van’da meydana gelen depremle bir acı daha yaşamak durumunda kaldık. Şehitlerimize ve depremde hayatını kaybeden vadandaşlarımıza Allahtan rahmet asker ve sivil bütün yaralılarımıza acil şifalar, yakınlarına ve yüce Türk Milletine baş sağlığı dilerim. Acıyı tatmak ve ona sabır göstermek her yiğidin harcı değildir. Çünkü acıya dayanmak zordur. Fakat her gündüzün ardından gecenin , her gecenin ardından da gündüzün geldiği gibi sevinçlerin ardından hüzün ve acıların, hüzün ve acıların ardından da sevinçlerin geldiği yaşanan insanlık tarihinde fazlasıyla görülmüştür. Bundan dolayı sabırlı olmak, yardımlaşmak, kuçaklaşmak ve kaynaşmak her vatandaşın görevi olmalıdır. Sevinçler paylaşıkdıkça nasıl çoğalıyorsa, üzüntüler, acılar da paylaşıldıkça azalacaktır. Yüce Türk Milleti bunlarında üstesinden gelmeyi bilecek beceriye ve ülküye sahip bir millettir. Zaman zaman çatlak sesler, öten kargalar olsada aklın yolu her zaman birdir. Van’a yapılan yardımların canilerin eline geçmesini önlemek ve acil ihtiyacı olan vatandaşlara ulaştırmak yetkililerin asli görevidir. İnşaallah bu görevi yerine getirirler.  Allah insanımızın daima aklını kullanmasını, aklıyla gönül bütünlüğünü sağlayarak geleceğe  odaklanmasını, şehitlerimize, gazilerimize ve atalarımıza layık nesil olmamızı  nasip etsin.

Posted in Yazılarım | Aklın yolu birdir için yorumlar kapalı
Eki 26

Şahlan da Gel Ey Şuurum!

 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Destan, destan işlemişim
Tarihlerde gururum!

 

Görülmez, göremezsin
Sıradağlar gibi surum!

 

Köşe başında hainler
İç açıcı değil durum!

 

Bayrağıma hakaret var
Duymaz olur mu umurum?

 

Bilin, çelikten de çelik,
Sarsılmaz benim onurum!

 

Hilal-hilal, yıldız-yıldız,
Şahlan da gel ey Şuurum!

 

23.10.2000
Posted in Şiirlerim | Şahlan da Gel Ey Şuurum! için yorumlar kapalı
Eki 24

Cehenneme Götüren Dost

 

 

 

 

 

Mekkeli İslam düşmanlarının en azgınlarından Ubey b. Halef… Mekke döneminde Rasûlullah’a (sav) en çok işkence yapan, ölümü Rasûlullah’ın elinden olan azılı müşrik Ubey b. Halef… Rasûlü Ekrem’in (sav) hayatına son vermek için Mekkeli müşriklerden Abdullah b. Kamia, Utbe b. Ebî Vakkas. Abdullah b. Şihab-ı Zührî ismindeki azılı müşriklerle anlaşarak yemin eden Ubey b. Halef … Uhud savaşında atını Rasûlullah’a doğru sürerek ‘Nerededir o peygamber olduğunu iddia eden kişi? Karşıma çıksında benimle çarpışsın!’ diye bağırmaya başlayınca ashab-ı kiram ona karşı çıkmak istedi. Peygamberimiz müsaade etmedi. Ubey alçağı atını mahmuzlayıp ‘Ey Muhammed! Sen kurtulursan ben kurtulmayayım!’ diyerek yaklaştı. Tepeden tırnağa zırhlıydı. Âlemlerin Efendisi (sav) elindeki mızrağı Ubey’in boynuna fırlattı. Mızrak uçarak miğfer ile zırh yakası arasından boynuna saplandı. Ubey sığır gibi böğürerek atından yere yuvarlandı. Kaburga kemikleri kırıldı. Müşrikler onu kaldırıp götürdüler. Yolda ‘Muhammed beni öldürdü!’ diyerek bağıra bağıra geberdi.

 

İşte bu müşrik Ubey b. Halef … Sevr’e gelen Kureyşliler mağarayı daha önce görmüşlerdi, biliyorlardı ama gördükleri manzara karşısında şaşırıp kaldılar. Ubey b. Halef yaklaştı, mağaraya baktı. Etrafındakiler ‘mutlaka buradadırlar, haydi içeri girelim!’ dediler. Ubey ‘Nasıl girelim? Burada bir örümcek ağı görüyorum, Muhammed doğmadan önce bu ağ yapılmış. Bu iki güvercinde işte orada duruyor. İçeride adam olsa onlar burada dururlar mı?’ diyen Ubey b. Halef…

 

Çürümüş bir kemik alıp elinde ufaladıktan sonra Rasûlullah’a dönerek: ‘Allah’ın bu çürümüş kemikleri tekrar dirilteceğine mi inanıyorsun?’ diyen; Rasûlullah’ın da ‘Evet, Allah seni tekrar diriltecek ve cehenneme koyacak!’ buyurduğu, ona cevap olarak ayet inen ubey b. Halef…

(Yâsîn, 77-79: ‘İnsan görmez mi ki biz onu nutfeden yarattık? Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş! Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye çalışıyor ve ‘Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?’ diyor. De ki: ‘Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü o her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.’)

 

Peygamber Efendimiz Bedir savaşından önce yanındaki sahabelerle dolaşırken savaşın yapılacağı alanda bazı yerleri gösterip ‘Burası Ebu Cehil’in,Burası Ukbe’nin, burası Ümeyye’nin, burası (bazı müşriklerin isimlerini belirterek) onları öldürüleceği yerdir’ diyerek Kureyş müşriklerinin öldürülecekleri yerleri tek tek işaret ettiği; ve ‘Ben kendi elimle Ubey b. Halef’i öldüreceğim!’ dediği Ubey b. Halef…

Peygamberimizin verdiği bu haber savaş sırasında aynen gerçekleşmiş ve ismini belirttiği Allah düşmanları gösterdiği yerde birer birer öldürülmüşlerdir.

Ubey b. Halef’in ağabeyi Ümeyye b. Halef, Peygamber Efendimizi her gördüğü yerde söver, ayıplar, alay ederdi. Kardeşi Ubey b.Halef ise Nebiler Nebisi’ni gördüğünde ‘Ey Muhammed! Benim bir atım var. Onu seni öldürmek için besliyorum!’ derdi. Rasûlullah ona şu cevabı vermişti. ‘Bilakis inşallah ben seni öldüreceğim!’ Dediği gibi oldu.

 

 

 

 

 

*Genç Beyin Dergisi’nden

 

 

Posted in Hikayeler | Cehenneme Götüren Dost için yorumlar kapalı
Eki 24

Bayrağıma Kan, Vatanıma Can Verdim

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bölücülük illet dedim
Esaret bir zillet dedim
Türk yüce bir millet dedim
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Cephe cephe dolaştım hep
Kuduz itle dalaştım hep
Allah (cc) için savaştım hep
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Kenetlendim çözülmedim
Öz kaybedip büzülmedim
Şehit oldum üzülmedim
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Bayrak inmesin diye
Ezan dinmesin diye
Vatan bölünmesin diye
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Kale gibi burcumuz var
Hakk’a minnet borcumuz var
Vatanda can harcımız var
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
Düşmanlıklar yetti artık
Sanma canlar bitti artık
Şanım arşa gitti artık
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Vatanı sevmeyen gitsin
Bu kan, bu gözyaşı bitsin
Allah (cc) bize rahmet etsin
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Acımız çok büyük dinmez
Şehitlere ölü denmez
Birdir bu vatan bölünmez
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Anam gönül dağlamasın
Karaları bağlamasın
Sevdiklerim ağlamasın
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben
 
Şehit oldum canım ana
Bu en büyük onur bana
Gurur duymak düşer sana
Çağlarıma tan verdim ben
Bayrağıma kan verdim ben
Vatanıma can verdim ben

 

10.08.1996 

K.ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Bayrağıma Kan, Vatanıma Can Verdim için yorumlar kapalı
Eki 17

Biz de Çok var!

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bir Amerikalı bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki içiyorlarmış. Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatıp silahıyla bardağa ateş etmiş ve parçalamış : `bizim ülkemizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz aynı bardakla iki kere içmeyiz` demiş. İngiliz’de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatıp ateş edip parçalamış ve `bizim İngiliz sahillerinde o kadar çok bardak yapacak kum vardır ki biz aynı bardakla iki kere içki içmeyiz` demiş… Irak’ lı da soğukkanlılıkla içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve Amerikalı ile İngiliz’i çekip öldürmüş ve `Bağdat `ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki biz aynı adamlarla iki kere içmeyiz
Posted in Fıkralar | Biz de Çok var! için yorumlar kapalı