Haz 23

TÜRK GENÇLİĞİNİN BİRİNCİ VAZİFESİ

TÜRK GENÇLİĞİNİN BİRİNCİ VAZİFESİ

Ülkede hukuk dışı düzen, YSK’nın, referandum sürerken mühürsüz oyları geçerli sayması ile kurulmaya başlandı. Öyle ki oylamadan sonra “Atı alan Üsküdar’ı geçti” bile denildi…

Aslında milletin hukukuna müdahale, Türk ordusuna yapılan müdahale ile başladı… Türk ordusuna Ergenekon, Balyoz ve Casusluk kumpaslarını kuran, FETÖ yargısı, FETÖ polisi oluşmasına yol veren siyasi iktidardır, başkası değil. Subaya kumpas kurmak, millet egemenliğine kumpas kurmaktır. Nitekim 15 Temmuz’daki FETÖ kalkışması da Türk ordusunu yıpratmak ve aşağılamak için kullanıldı… Millet egemenliğine kumpas da bu sayede kuruldu… Meclis’in yerini tek adam aldı…

***

Biz, 13 Temmuz 2009’da ve 11 Mart 2023’te “Subayın şerefi ve milletin şerefi” hakkında Atatürk’ün sözlerini hatırlatırken, derdimiz, militarizm yapmak değil, “halkın şeref ve namusunu koruyabilmesi, milli ordunun sağlam durmasına bağlıdır” gerçeğini göstermekti…

Atatürk subaylara diyor ki:

”Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini, ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur.

Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlâl edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır.

Şahsi ve hususi itibarıyla da subaylar, fedakârlar sınıflarının en önünde olmak mecburiyetindedir. Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürür. Onları aşağılarlar ve hor görürler.

Hayatında bir an bile olsa subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz.

Onun yaşamak için bir çaresi vardır; şerefini korumak! Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır.

Dolayısıyla subaylar için ya istiklâl, ya ölüm vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!”

***

Subayların şerefini ayaklar altına alanlar, bu sayede, milletin şerefini de ayaklar altına almıştır… Anayasal düzenin koruyucusu olan ordu yıpratıldı ki, rejime sahip çıkamasın! Yalnız Türkler ordu millettir, gerektiğinde derhal ordulaşır. Zaten Türk İstiklalini ve Türk Cumhuriyeti’ni müdafaa ve muhafaza etmek, sadece ordunun değil bütün Türk Gençliğinin birinci vazifesidir.

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Yazılarım | TÜRK GENÇLİĞİNİN BİRİNCİ VAZİFESİ için yorumlar kapalı
Haz 22

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

22 Haziran:

813 – Birinci Bulgar İmparatorluğu ile Bizans İmparatorluğu arasında Versinikia Muharebesi gerçekleşti.

1911 – V. George, taç giyerek Büyük Britanya kralı oldu.

1919 – Türk Kurtuluş SavaşıAmasya Genelgesi yayımlandı.

1941 – II. Dünya SavaşıNazi AlmanyasıBarbarossa Harekâtı‘nı başlatarak SSCB‘yi istila etmeye başladı.

1978 – Plüton‘un uydusu Charon, gökbilimci James Christy tarafından keşfedildi.

Howard Staunton (Ö. 1874)

Çetin Altan (D. 1927)

Dan Brown (D. 1964)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 22

CEHALET KADER DEĞİLDİR!

CEHALET KADER DEĞİLDİR!
* Gelişmişliğin ve aydınlanmanın neresindeyiz?
* ALMANYA  70.000 sağlık kuruluşu ve 8.000 kilise,
* FRANSA  60.000 sağlık kuruluşu ve 9.000 kilise,
* TÜRKİYE  7.000 sağlık kuruluşu ve  85.000 cami.
*Dünyadaki Müslüman sayısının yüzde altısı Türkiye’de İken, cami sayısının yüzde 65’ i bu ülkede…
*Diyanetin bütçesi 12 milyar TL.
*Sağlık bakanlığının 2.7 milyar TL.
*Doktor sayısı – 107.000
*İmam sayısı – 275.000
*Hastane sayısı – 1.250
*Cami sayısı – 85.000
*Doktor açığı – 105.000
*İmam fazlası -115.000
*Her yıl mezun olan doktor sayısı – 9.000
*Her yıl mezun olan imam sayısı – 60.000
Değerlendirmeyi sağduyunuza bırakıyorum…
* Kültür düzeyimizin fotoğrafını çekersek, hem bulunduğumuz noktanın ne olduğu, hem de IQ (zeka) durumumuz ortaya çıkar.
Aşağıda vereceğim bilgiler size her şeyi anlatacaktır.
* Bir Japon yılda ortalama 25, Şilili 18, İsviçreli 11 kitap okuyor…
* Bizde ise Altı kişi yılda bir tanecik kitap okuyor. Türkiye’ de ihtiyaç listesinde kitap 235’ inci sıradadır…
* 8 milyonluk Azerbaycan’ da bir kitap 100.000 basarken, bizde 3.000 basmaktadır…
* Türkiye’ de kütüphane sayısı 1.412, ama kahvehane sayısı 570.000’ dir…
* Bizde 49.600 kişiye bir kütüphane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir…
* Bir Norveçli kitap için yılda 147 dolar harcarken, biz 33 sent harcıyoruz…
Türkiye’ de bir günde televizyona 5 saat ayıran insanımız, kitaba yılda 6 saat ayırmaktadır…
* Daha fazla yazıp moralinizi bozmak istemiyorum.
Hiç kimse hiçbir şeyden yakınmasın. Kültürü reddeden insanlar, kültürü reddedenleri seçerler ve ardından yıllarca yakınırlar…
* Yalnız bu işlerin iki tehlikesi de vardır. Birincisi, kitap okuma alışkanlığı edindiğimizde şimdiye dek ne kadar boş olduğunuzu anlar ve üzülürsünüz,
 ikincisi de hemen her sahada sizi kullananların ne çapta kişiler olduğunu anlar komplekse girersiniz.
Bu riskler var…
*Cehalet kader değildir. Cehaletten kurtulmalıyız…

Posted in Gündem | CEHALET KADER DEĞİLDİR! için yorumlar kapalı
Haz 21

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

21 HaziranDünya Müzik Günü

1582 – Japon daimyo Oda Nobunagasamuray hizmetkarı Akechi Mitsuhide tarafından zorla intihar ettirildi.

1788 – New HampshireABD Anayasasını onaylayarak 9. Eyalet olarak birliğe katıldı.

1813 – Britanyaİspanya ve Portekiz zaferi ile sonuçlanan Vitoria Muharebesi gerçekleşti.

1934 – Türkiye‘de Soyadı Kanunu kabul edildi.

1982 – ABD Başkanı Ronald Reagan‘a suikast teşebbüsünde bulunan John Hinckley, akli dengesi yerinde olmadığı için suçsuz bulundu.

Niccolò Machiavelli (Ö. 1527)

Machado (D. 1839)

Prens William (D. 1982)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 21

BAKAN        

BAKAN 

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.
Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet : 
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :  
-Pazar günü saat 10’da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim. 
Pazar sabahı saat 10’da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. 
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu : 
-Bakan yüzme bilmiyor!

Posted in Fıkralar | BAKAN         için yorumlar kapalı
Haz 20

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

20 Haziran:

451 – Romalı general Flavius Aetius önderliğinde Katalon Muharebesi gerçekleşti.

1631 – Küçük Murat Reis tarafından İrlanda’nın Baltimore kasabasında Baltimore Talanı yapıldı.

1987 – Mardin’in Pınarcık köyünde Pınarcık Katliamı gerçekleşti.

1990 – 5261 Eureka adı verilen ilk Mars trojanı asteroit, Palomar Gözlemevi’nde keşfedildi.

2001 – Pervez Müşerref, Pakistan cumhurbaşkanı oldu.

Jacques Offenbach (D. 1819)

Muazzez İlmiye Çığ (D. 1914)

Cahit Külebi (Ö. 1997)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 20

TARİH ŞAHİTTİR

TARİH ŞAHİTTİR

En çok tartışılan konuların başında, Cumhuriyet kurulurken vatandaşlık tanımının “ırkçı” bir yaklaşımla anayasaya yazıldığı ve zorla herkesin TÜRK yapılmak istendiği anlatısıdır. Aslında temel mesele bu değildir. Anayasada vatandaşlığın TÜRK olarak tanınması hususu, amacından saptırılarak bölücülüğün ve siyasi İslamcılığın taraftar kazanmak için kullandıkları bir propagandadır.

Türklüğün anayasada yer almadığı Osmanlı’ya dönelim. Ne 1876 ve ne de II. Meşrutiyet anayasasında böyle bir tanımlama yoktur. Kısaca “IRKÇI” denilen kavramlar yer almaz. Ancak, Kürtçü-bölücü isyanlar 1823’ten sonra başlamıştır. Cumhuriyet kurulmazdan bir asır önce başlayan faaliyetler daha Birinci Dünya Savaşına gelmeden devam etmiştir.

Bu dönemlerde padişah halife de Osmanlı Medreseleri de mahkemelerdeki kadı efendiler de tam kadro görevdedir.

Kısacası kimseye kimlik dayatılmamıştır.

İşin en ilginç tarafı, siyasal İslamcıların şikâyet ettiği Kemalist düzen olmadan da tarikatlar, cemaatler devlete karşı baş kaldırıp isyan etmiş, ayrılıkçı Kürt aşiretleri ve başlarındaki ulema taifesi de.

Merkezi hükümete başkaldıranların başında Ravanduz “hükümdarı” olarak bilinen Mir Mehmet, geliyor. 1834’te bağımsızlık hareketi değilse de Osmanlı Devleti’ne ve “Osmanlı” vatandaşlığına isyan etmiştir.

Sonrasında Bedirhanlar gelir.

Bu aşiret ve beyleri Kürtçü hareketin temellerinin atılmasında önemlidir. Bunun dışında tarikatların ortaya koydukları eylem ve stratejilerdir. Hemen hepsinin kendini “Seyyit” (peygamber soyu” olarak ilan ettiği Barzinciler, Barzaniler ve Nihrililer, isyanlarıyla dış güçlerle yazışmaları ve bağlantıları ile sürecin bugüne gelmesinde alt yapı oluşturmuşlardır.

Barzaniler, Irak’ın Kuzeyinde hedefine özerk bir Kürdistan kurarak ulaşmıştır. Nihrililer (Şemdinlililer) ise hem Osmanlı’ya taraf görünmüşler ve hem de bölgedeki isyanları

desteklemişlerdir. Başlarındaki Şeyh Ubeydullah, Tebriz’deki İngiliz konsolosu Wiliam Abbot’a hükümetine duyurulmak için yazdığı mektupta şunları söylemektedir.

“Kürtlerin etnik töre, hatta din bakımından apayrı bir halk olduklarını” belirterek; “Kürdistan’ın bütün hükümdar ve ağaları, artık işlerin böyle Osmanlı ve İran (Kaçar) hükümetleri altında devam edemeyeceği ve mutlaka bir şeyler yapılması gerekeceği, bu durumun bir şeyler yapmaları ve durumu tahkik etmeleri için Avrupa hükümetlerine duyurulması hususunda müttefiktirler.”

Bu mektuptaki isteklerini o sıralar bölgede görev yapan Amerikan misyonerleri, Dr. Joseph Plump ve Dr. Cochran’a da anlatıyor.

Bu adam, bir taraftan Rus savaşında Osmanlı’ya yardıma gelirken diğer taraftan da isyanları yönetmiştir.

İşte tam bu noktada Cumhuriyet karşıtlarını ve propagandalarını ters yüz eden iki olguyu saptayabiliriz. Birincisi, Siyasi İslamcılar her seferinde Cumhuriyetin halifeliği kaldırarak ümmeti başsız bıraktığı iddiasından hareketle devletin ve toplumun birlik beraberliğinin bozulduğunu söylüyorlardı. Halbuki tarihsel olaylardan sadece Şeyh Ubeydullah isyanları bize gösteriyor ki, gerçekler onların anlattıkları gibi değil, tam tersi.

İkincisi de yine aynı şekilde Kürtçüler, yıllardır kendilerinin zorla TÜRK yapıldığını, anayasadaki vatandaşlık tanımı olmasaydı, asla devletle bir sorun yaşanmayacağını propaganda ediyordu.

Ama tarih öyle demiyor.

Anayasada TÜRK’ten eser olmadığı yıllarda da hacısı, hocası, şeyhi ve müridiyle Kürtçülüğün 1820’lerden itibaren devletle sürtüştüğünü kan döktüğünü, devlete karşı silah kullandığını gösteriyor.

Osmanlı’dan başlayarak, Şeyh Ubeydullah’ın mektubundan da anlaşılacağı gibi, kimi zaman Ruslarla, kimi zaman Amerika ve İngilizlerle, bir ara Fransızlarla sürekli temas halinde olduklarını, ihaneti, dış güçlerle İngilizlerle, içinde yürüttüklerini gösteriyor.

Bu sebeple “Cumhuriyet bizi zorla TÜRK yaptı. Asimile ediyor” palavrası tarihsel gerçekle bağdaşmıyor. Tam tersine Cumhuriyet, TÜRK’ü, tüm öteki etnik gruplarla eşitlemiştir. Aynı şekilde kendi kurduğu devletin sahibi haline getirmiştir.

Kaynak: Ahmet Gürsoy

Posted in Gündem | TARİH ŞAHİTTİR için yorumlar kapalı
Haz 19

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

19 Haziran:

1867 – Meksika imparatoru I. Maximilian, Santiago de Querétaro’da kurşuna dizilerek infaz edildi.

1910 – Dünya Babalar Günü, ilk kez ABD’de kutlandı.

1961 – KuveytBirleşik Krallık‘tan bağımsızlığını ilan etti.

1978 – Garfield karikatürleri yayımlanmaya başladı.

1991 – Sovyetler Birliği’nin Macaristan’ı işgali sona erdi.

Blaise Pascal (D. 1623)

Anna Lindh (D. 1957)

William Golding (Ö. 1993)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 19

“DÜNYADA NE KADAR YER KALACAK?”

“Dünyadan ne kadar yer kalacak?”

Tolstoy’un hikâyesinde, fakir bir köylü cömertliğiyle bilinen bir kraldan toprak ister.
Kral der ki:
“Sabah güneş doğarken yola çık. Akşama kadar yürüdüğün tüm arazi senin olacak. Ama bir şartla: Güneş batmadan başladığın yere dönmelisin. Dönemezsen hiçbir şey alamazsın.”

Köylü sevinçle kabul eder. Sabah yola koyulur. Sulak araziler, meyve bahçeleri, pınarlarla dolu verimli topraklar görür. “Ah Ya Rab, ne güzel yerler!” diyerek durmadan ilerler.
Fakat bir an döner ve güneşin batmak üzere olduğunu fark eder!
“Yetişemezsem hepsi boşa gider!” diyerek koşmaya başlar.
Koşar, koşar, tam başladığı yere ulaşır… ama oracıkta düşüp can verir.

Kral, onun için bir mezar kazdırır. Bir çubukla toprağı işaret eder ve der ki:
“İnsana dünyada kalan yer işte bu kadar.”

Posted in Hikayeler | “DÜNYADA NE KADAR YER KALACAK?” için yorumlar kapalı
Haz 18

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

18 Haziran:

618 – Li Yuan‘ın Çin imparatoru olması ile Tang Hanedanı dönemi başladı.

860 – Konstantinopolis Kuşatması: Yaklaşık 200 gemilik bir Rus deniz filosu Konstantinopolis‘i yağmalamaya başladı.

1633 – I. Charlesİskoçya kralı olarak taç giydi.

1815 – Napolyon BonapartWaterloo Muharebesi‘nde İngiliz ve Prusya ordularına yenildi.

1940 – Özgür Fransa‘nın lideri Charles de Gaulle, BBC radyosuna yaptığı bir konuşma ile direniş çağrısı yaptı.

Georgi Dimitrov (D. 1882)

Maksim Gorki (Ö. 1936)

Paul McCartney (D. 1942)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı