Eyl 16

VATANDAŞA BİR SORU:

ERDOĞAN’IN AMEL DEFTERİYLE HESABA ÇEKİLMEK İSTER MİSİN?

Bir arkadaşımın kasap dükkanına girdiğimde yaşlı ve beyaz sakallı tanımadığım zatın konuşmasına tanık oldum.

Yaşlı adam kürsüdeymiş gibi yüksek bir sesle bir taraftan Erdoğan’ı övüyor, diğer taraftan ise sakallarını sıvazlıyordu.

Dinleyen de bilmese yaşlı adamın Mevlâna, Yunus- Hacıbektaş Veli, İmamı Azam, Abdulkadir-i Geylani’yi anlattığını sanacak.

Bir müddet dinledikten sonra kendisine, ”Erdoğan’ı o kadar yücelttin ki yarın mahşer günü Erdoğan’ın AMEL DEFTERİYLE hesaba çekilmek ister misin?” diye sorduğum da yaşlı adamın sesi kesildi, benzi soldu, panikledi, bir müddet soruma cevap veremedi.

Biraz sonra kekeleye kekeleye ”Ben kimsenin amel defteriyle hesaba çekilmek istemem” dedi ve sessizce kalkıp gitti.

Görüyorsunuz işte;

Kasap dükkanında ki Erdoğan’ı öven Hacı Dayı gibi, inanmadıkları ve imanlarına kefil olmadıkları halde insanlarımız üç kuruşluk dünya menfaati ve çıkar için ne türlü yalanları konuşabiliyorlar.

İmanına güvenmediği insanları bile menfaati söz konusu olduğunda, Evliya- Veli- Ulema yapabiliyor ve sonra evliya yaptığı o insanın amel defterinin temiz olduğuna inanıp, o amel defteriyle hesaba çekilmeyi kabullenmiyor.

Methettiği o insanın amel defteriyle yargılanmanın cehenneme gitmek olduğunu düşünüyor olmalı.

Gözü çıksın şu menfaatin!

İşte böyleleri için Pakistanlı düşünür Muhammed İkbâl ”Müslümanlardan kaçtım, İslâm’a sığındım” demişti.

Bizler de bugün böylesi şaşkınları görerek İslâm’a suç bulmayacağız.

Ya ne yapacağız?

Bu tür Müslümanlardan kaçarak, İslâm’ın kendisine sığınacağız. İslam’ın aydınlık ana caddesinden küfrün karanlık çıkmaz sokaklarına sapmayacağız.

Diğer taraftan ise;

Bazı din düşmanı art niyetli ahlâksız kişiler, İslami kılıfa bürünerek her türlü adaletsizliği, vurgunu, talanı yapan münafıkları bahane ederek, Kur’an’a, İslâm’a ve sünnetlere saldırmaktadırlar. Bu gibi şerefsiz din düşmanlarının söylediklerine de itibar ederek İslâm’a karşı ilgisiz kalmayacağız, yaşamaya ve yaşatmaya gayret göstereceğiz

Alıntı: Orhan Kılıçoğlu

Posted in Gündem | VATANDAŞA BİR SORU: için yorumlar kapalı
Eyl 15

TARİHTE BUGÜN

15 Eylül:

994 – Mihail Burces komutasındaki Bizanslılar ile Hamdânî müttefikleri karşısında Şam‘ın Fâtımî veziri Türk general Mançutekin‘in güçleri arasında Orontes Muharebesi gerçekleşti.

1821 – Guatemalaİspanyol İmparatorluğu‘ndan bağımsızlığını ilan etti.

1916 – Savaşta ilk tankİngiliz birlikleri tarafından, Somme Muharebesi‘nde kullanıldı.

1949 – Seçimleri kazanan Konrad AdenauerBatı Almanya‘nın ilk şansölyesi oldu.

1963 – Ahmed Bin BellaCezayir‘in ilk Devlet Başkanı oldu.

Agatha Christie (d. 1890)

Oriana Fallaci (ö. 2006)

Colin McRae (ö. 2007)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Eyl 15

BİR TILSIM VAR…

O ışığı göz gördü o gün bugün anında

Yeri hazır her vakit gönlümün mihrabında

* * *

Akıl, fikir, düşünce uçuşa kanat açtı

Bilirim yanlışlık yok sevdamın kararında

* * *

Dünyanın her yerinde O’dur kalbin ilacı

Bu sırra eremedim bir tılsım var adında

* * *

Birden aldı götürdü sevginin çekim gücü

Öyle bir duygu ki bu bir ateş var kanında

* * *

Gök kubbede kayıtlı seven tüm gönüllerin

Can yükü, şefkat yükü dopdolu hitabında

* * *

Sevgiye karşı duran bu dünyada ne varsa

Zulüm diye yazılı bu aşkın kitabında

* * *

Sevene, sevilene, sevgiye saygı olsun

Her bir can Mutlu olsun sevgiler diyarında

* * *

Ruhumdaki o çağrı haydi haydi diyordu!

Arap sacı fikirler uçuştu gıyabında

* * *

Katı kalpler yüzünden sevgim nazara geldi

Kâinatta her bir şey yaşarken muradında

* * *

Coşkun bir sevgi ile koşturdum sağa sola

Çırpındım bir kuş gibi olamadım yanında

* * *

Bu yüce bir sevdadır yaşıyor yaşayacak

Yarım asırlık sevgim yüreğimin kınında

* * *

Bir canandan bir cana suskun yürek eliyle

Kuyular düştü cana sevginin girdabında

* * *

Hercai olmadı hiç duygularım dipdiri

Bir hüzün bırakmakta kara bahtım ardında

* * *

Var ümitleri bir kez mahşere erteledim

Ah, bu dünya yalanmış yaşamadım tadında

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | BİR TILSIM VAR… için yorumlar kapalı
Eyl 14

TARİHTE BUGÜN

14 Eylül:

1829 – Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında Edirne Antlaşması imzalandı.

1867 – Karl Marx‘ın yazdığı Kapital‘in ilk cildi yayımlandı.

1901 – ABD Başkanı William McKinleyNew York‘ta bir anarşist tarafından vurularak öldürüldü, 12 saat sonra yerine Theodore Roosevelt geçti.

1960 – IrakİranKuveytSuudi Arabistan ve VenezuelaOPEC‘i kurdu.

2019 – Suudi Arabistan‘ın doğusunda Abkayk ve Hureys petrol sahalarına drone ile saldırı düzenlendi.

Alexander von Humboldt (d. 1769)

Grace Kelly (ö. 1982)

Amy Winehouse (d. 1983)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Eyl 14

ALİ ŞERİATÎ’DEN ALTIN SÖZLER

ALİ ŞERİATÎ’DEN ALTIN SÖZLER

(İranlı Sosyolog 1933-1977)

  1. “Ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim.
    Ben esrar, eroin miyim ki sizi rahatlatayım?”
    2. “Sadece devletin konuşma hakkına sahip olduğu bir memlekette hiçbir söze inanmayın.”
    3. “Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa bil ki bu bir hainin davetidir.”
    4. Kuran’ın ilk emri Oku ‘dur, “işit” değil.
    5. Esas fakirlik…
    “Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir.
    Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir.
    Fakirlik, sahafta satılmamış̧ bir kitabın üzerindeki tozdur.
    Fakirlik, kâğıt imha makinasında, gazete parçalayan bir bıçaktır. Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış̧ muz kabuğudur. Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik düşünceden” geçirilen bir gecedir”.
    6. “Düşünce, itaat et” diyenlere değil; “düşün, sor, sorgula” diyenlere kulak ver.
    7. “Şimdiki köleler taksitle yasayıp borçlu ölüyor.”
    8. “Sonradan ilahi adalet diye adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde ondan söz edilmesin.”
    9. Bir Müslüman görürüz; sesini çıkarmaz, olup biteni dinlemez, hiçbir şey umurunda değildir                                      ama kendi düzeni ve tezgahı en küçük bir darbeye uğrasa feryadı arşa yükselir.
    Her gün yaşanmakta olan facialar onda, bir gazete haberi kadar bile merak uyandırmaz.
    “Allah’ım kereminle bizi…” diye dua etmesinin ne etkisi olur? “Bizi” ne demektir?
    10. “Tribünden gelen sesler süren savaşlardaki mazlumun sesini kısıyorsa futbol afyondur!”
    11. “Dindar bir toplumu ancak din adına,
    din alimleri kandırabilirdi ve öyle de oldu.”
    12. “Okuyun. Zira mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor!”

    Ne “HAKİKATLİ” sözler eylemiş! Allah rahmet eylesin. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Posted in Atasözleri Vecizeler | ALİ ŞERİATÎ’DEN ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eyl 13

TARİHTE BUGÜN

13 Eylül:

1229 – ÖgedayMoğol İmparatorluğu Hanı oldu.

1921 – Sakarya Meydan Muharebesi, Türk zaferi ile sonuçlandı.

1923 – İspanya‘da General Miguel Primo de Rivera, darbeyle yönetime el koydu.

1959 – Sovyetlerin insansız uzay roketi Luna 2Ay‘a ulaşan ilk insan yapımı cisim oldu ancak Ay’ın zeminine çakıldı.

1968 – ArnavutlukVarşova Paktı‘ndan ayrıldı.

Michel de Montaigne (ö. 1592)

Ahmet Necdet Sezer (d. 1941)

Dave Mustaine (d. 1961)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Eyl 13

KAHROLSUN AMERİKA ve HER TÜRLÜ EMPERYALİZM!

12 Eylül ihtilali ile ilgili Merhum Süleyman Demirel’in şu tespitleri çok önemlidir. “11 Eylül günü akan kan, 13 Eylül’de nasıl durdu?’ dedim. ‘Yetkimiz yoktu’ dediler. ‘13 Eylül günü yetkiniz nereden çıktı?’ dedim. 13 Eylül günü var olan yetki, 11 Eylül günü de vardı.”

Demirel çok iyi biliyordu.

Süleyman Demirel’in iyi biliyordu “Truman Doktrinini” Amerika emperyalizminin kuyruk ağrısını. Süleyman Demirel Başbakan olduğu 1975 yılının 25 Temmuz’unda ABD’ye ait Türkiye’deki 21 üs ve tesis kapatmıştı… 12 Eylül’e kadar üstler kapalıydı.

O Amerika üstleri…

Sovyetler Birliği lideri Stalin, Türkiye’den Kars, Artvin, Ardahan’ı ve Boğazlarda üs istemesi üzerine Türkiye NATO’ya girmek için ABD’den yardım istedi.

1947 yılında ABD Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı Truman Doktrini denilen bir plan hazırlanmıştır. Bu doktrin ile ABD “komünizm tehdidi” altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır ki öncelikli ülkeler Türkiye ve Yunanistan’dır. Fakat bunun karşılığında Türkiye’den, serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesi, “5 yıllık kalkınma planları” ve Köy Enstitüleri gibi uygulamaların kaldırılması talep edildi…

Daha sonra Truman Palanı çerçevesinde Marshall Planı ve anlaşmaları devreye sokulmuştur. Bu anlaşma 8 Ekim 1948’de İnönü hükümeti tarafından imzalanmıştır. Türkiye ilk defa Dünya Bankasına 50 milyon dolar borçlanmıştır ama bu parayı ve daha sonra Menderes hükümetince imzalanan 7’den fazla teslimiyet anlaşmaları gereğince verilecek yardımları İnönü hükümeti değil, 1950’de iktidar olan Menderes hükümeti kullanmıştır ki ABD’nin planları da bu yöndeydi zaten.

Menderes hükümeti, ABD planlarına tam uyarak ülkede kalkınma amaçlı üretim ekonomisi yerine, makyajlamaya öncelik vererek bu paraları çar çur etmiştir. Ülkede uçak üretebilen stratejik önemdeki fabrikalar bile kapatılmıştır. Bu arada ülkenin en stratejik kurumları, ordu da dahil ABD kontrolüne girmiş, Türkiye’de Amerikan üsleri kurulur…

Fakat Hazıra dağ dayanmazdı. Zaten Türkiye’nin bütün kurumlarını teslim almış ABD, yardımları biraz kısıp da Menderes hükumeti para bulmada zorlanmaya başlayınca, Menderes Sovyetlere yanaşma tehdidinde bulundu ve kendisini iktidar eden, finanse eden ABD buna müsaade etmeyip 1960 ihtilalini yaptırdı, Menderes ve arkadaşlarının akıbeti malum.

1960’tan sonra ABD, Sovyet tehdidine karşı yeni bir projenin hazırlıklarına başladı; Yeşil Kuşak Projesi…

Bu projeyle Türkiye’de dahil Ortadoğu ülkeleri, 3. Dünya ülkeleri olarak kabul ediliyor, coğrafyanın sosyolojisi de incelenerek din temelli propaganda, yapılanma, kaos ve kışkırtmalarla hem Sovyetlere karşı blok oluşturulacak hem de bu ülkeler geliştirilmeyecek, kontrolden çıkarılmayacak, üzerinde hakimiyet sağlanacaktı.

İşte “Kahpe 12 Eylül” ün alt yapısı da bu kahpeliklerle başladı.

Türkiye’de sağ-sol çatışmaları başlatıldı, aynı zamanda dincilik hareketleri, cemaatler ve tarikatlara da alan açıldı.

Sağ ve sol çatışmalarında iki tarafı da ABD domine ediyordu. Öyle ki, aynı silahtan çıkan iki kurşunla hem sağdan hem de soldan insanlar ölüyordu.

ABD’nin “Bizim çocuklar dediği cuntacılar, ihtilal zeminini hazırlamışlardı.

O çocuklarından biri “ihtilalin olgunlaşmasını bekledik” dedi.

Zalim Kenan Evren “Asmayalım da besleyelim mi?” “Bir sağdan, bir soldan asın“ diyerek darağaçları kurdu… Ülkü çinarı;

Mustafa PEHLİVANOĞLU,

İsmet ŞAHİN,

Ahmet KERSE,

Cevdet KARAKAŞ,

Fikri ARIKAN,

Halil ESENDAĞ,

Selçuk DURACIK,

Cengiz BAKTEMUR,

Ali Bülent ORKAN idam edildi.

Şehitlerin ruhu sad olsun…

İhtilalci Emperyalist Amerika uşaklarının çukurları derin, Ateşleri bol olsun.

Maalesef Amerika’nın hain planları dün emperyalist ABD’nin 6. Filosuna secde edenlerle, BOP projesi altında devam ediyor…

KAHROLSUN AMERİKA ve EMPERYALİZMİ.

Alıntı: Kaşıkaralı Nail Büyüksarı

Posted in Gündem | KAHROLSUN AMERİKA ve HER TÜRLÜ EMPERYALİZM! için yorumlar kapalı
Eyl 12

TARİHTE BUGÜN

12 Eylül:

MÖ 490 – Atina ile Ahameniş ordusu arasında Maraton Muharebesi gerçekleşti.
1847 – Meksika-Amerika Savaşı’nın bir parçası olan Chapultepec Muharebesi başladı.
1959 – Sovyetler Birliği, Luna 2 roketini Ay’a fırlattı.
1980 – Türkiye’de silahlı kuvvetler yönetime el koydu ve tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi.
2005 – İsrail’in Gazze’den çekilmesi tamamlandı.
Sunay Akın (d. 1962)
Elina Svitolina (d. 1994)
Jean-Philippe Rameau (d. 1764)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Eyl 12

12 Eylül aslında kime ve neye darbe yaptı?..

Ülkedeki cinayetler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 12 Eylül sabahı yönetime el koymasıyla bıçak gibi kesildi…

Ordu yönetime el koydu ve 1982 Anayasası çıkarıldı ama “ihtilal“in sonuçları dehşet vericiydi;

7 bin kişi için idam cezası istenmiş, 517 kişiye idam cezası verilmişti…

650 bin kişi gözaltına alınmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 50 kişi idam edilmiş ve 171 kişi de işkenceden ölmüştü…

Bugün darbenin üzerinden tam 40 yıl geçti ancak 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi sağ sol- çatışmasını ve sosyoekonomik karmaşayı bitirmek için uygulansa da, hem rejimin gidişatında hem de sosyo politik ortamda tahribatlar yaratmaktan öteye gidemedi…

Sağcının da solcunun da cezaevlerinde işkence gördüğü 12 Eylül sonrasında, devletin sözde anarşizmi bastırmak için uyguladığı yöntemler bir yandan ayrılıkçı terörü, diğer yandan dinci yapılanmaları da öne çıkartarak, Türkiye’yi 12 Eylül öncesinden çok daha karanlık bir döneme sürüklemekten öteye gitmedi…

Ne kadar tuhaf değil mi; DHKP-C gibi örgütlerin de ortaya çıktığı 12 Eylül sonrasında, PKK gibi onbinlerce insanın ölümüne yol açan ayrılıkçı şiddetin unsurları da palazlandı…

Apocular” adlı grubun 1970’lerin sonlarında başlattığı ayrılıkçı hareket askeri darbenin üzerinden 4 yıl geçmemişken tarihin en büyük terör grubunu ortaya çıkardı ve Türkiye 1984’ten bu yana geçen 41 yıldır sürede PKK terörünün sarsıntısından halen kurtulamadı…

Teröre karşı terör!..

Ne kadar ilginç değil mi, 12 Eylül’ün hemen öncesinde Suriye’ye kaçan Öcalan ve yandaşları PKK gibi tarihin en büyük terör örgütlerinden birini ortaya çıkartırken, bunun tam karşısında, yani örgütü enterne etmek için piyasaya sürülen dinci örgütler de devletin uyguladığı hatalı bir stratejinin ürünüydü…

Devletin PKK’ya karşı helikopterlerden Kur’an ayetleri atmaya başladığı dönemde, İran yanlısı Hizbullah’ın Mardin, Batman, Diyarbakır gibi kentlerde kitabevlerini kullanarak ortaya çıkarılması, bu örgütün en az 500 eylemine rağmen tek militanının yakalanmaması, dönemin MİT başkanı Teoman Koman’ın Hizbullahçıları neredeyse “iyi çocuklar” olarak nitelendirmesi, Türkiye’de laik rejimi hedef alan bir taarruzu da günümüze miras bıraktı…

İşte “İslami Hareket” adlı örgütün ardından palazlanan Hizbullah bir yandan kendi içindeki fraksiyonları temizlerken, diğer yandan da PKK’nın etkin olduğu Diyarbakır, Urfa, Mardin, Hakkâri gibi kentlerde Kürt gençlerini katlederken, yıllar sonra da 20 bin kişilik askeri güce ulaşarak Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 polis memurunu şehit edince, 12 Eylül’ün bıraktığı mirasın ne kadar tehlikeli bir hal aldığı bir kez daha ortaya çıktı…

Ve PKK ile mücadele ettikleri iddiasıyla göz yumulan Hizbullah’ın; örgüt lideri Hüseyin Velioğlu’nun 17 Ocak 2000’de öldürülmesiyle önemli ölçüde dağıtılması, buradan kaçan militanların önce El Kaide, sonra IŞİD içinde faaliyet göstermesi, bu grupların 15-20 Kasım 2003’te, İstanbul’daki 4 intihar saldırısında 60’dan fazla yurttaşı öldürmesi ve örgütlerin eylemlerinde 20’den fazla güvenlik görevlisinin şehit olması da 12 Eylül’ün göz yumduğu sahte “Ilımlı İslam” projesinin şiddete dönüşmesinin vahim örnekleriydi…

Evet; 12 Eylül, sadece laik rejimi hedef alan dinci terörü miras bırakmadı… Ne yazık ki daha beteri de vardı…

İhtilal kimi besledi?..

Sağ- sol çatışmasını bitirme hedefi ile yapılan 12 Eylül darbesinin hataları sadece idamların, cezaevindeki işkencelerin ve faili meçhullerin acı sonuçlarını ortaya bırakmadı…

PKK’nın ayrılıkçı şiddeti neredeyse Türk-Kürt çatışması yaratmayı planlarken, dinci terör örgütlerine militan yetiştiren kaçak medreseler, dergahlar, tarikat-cemaat evleri de bir süre sonra laik rejimin önünde devasa bir tehdit haline geldi…

Ne yazık ki 12 Eylül ürünü ANAP’ın Nakşi yöneticilerinin tarikat ve cemaatlere göz yumması, Erbakan’ın iktidarı döneminde tarikat liderlerinin başbakanlık konutunda ağırlanması, diğer yandan da tüm bunlar içerisinde en tehlikeli yapı haline gelen Fethullah Gülen cemaatinin son 10 yıl içerisinde AKP eliyle palazlandırılması da, ihtilal sonrasının rejimin üzerine bir kaos olarak bıraktığı sinsi tezgahın sonuçlarıydı…

Evet; bugün 12 Eylül askeri darbesinin 40. yıl dönümü…

Darbeye gerekçe olan “kardeş kavgası“, yani sağ-sol çatışmasının önlenmesi iddiası ne kadar etkili oldu bilinmez ama askeri müdahale Türkiye’nin demokrasi tarihine sadece faili meçhuller, işkenceler ve idamlar bırakmadı, Atatürk’ün sağlam temeller üzerine kurduğu laik cumhuriyeti hedef alan gerici çetelerinin hegemonyasını da büyüttü…

Ne tuhaf ki, 12 Eylül sonrası palazlanan Fethullahçılar darbe ortamında göstermelik operasyonlarla enterne edilmeye çalışılırken, yıllar sonra kendilerini palazlandıran AKP’ye, yani devlete darbe yapacak kadar da büyütüldüler…

En acısı da, her fırsatta çeşitli kesimlerin laik cumhuriyeti korumasını bekledikleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin neredeyse üçte birinin 12 Eylül sonrası palazlanan Fethullahçıların müritleri olduğunun ortaya çıkması…

Söyler misiniz; ihtilalden 40 yıl sonra aşağıdaki soru haksız mıydı?

12 Eylül aslında kime ve neye darbe yaptı?..

Yanıtını biz verelim; Laik cumhuriyete!..

Alıntı: Mehmet Faraç

Posted in Gündem | 12 Eylül aslında kime ve neye darbe yaptı?.. için yorumlar kapalı
Eyl 11

TARİHTE BUGÜN

11 EylülKatalonya Ulusal Günü

1947 – ABD KongresiMarshall planını onayladı.

1973 – Şili‘nin ilk sosyalist Başkanı Salvador AllendePinochet önderliğindeki ordu tarafından devrildi, darbe sırasında Allende öldürüldü.

1992 – TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) kuruldu.

2001 – ABD‘deki 11 Eylül saldırıları sonucunda 2.996 kişi öldü, 6.291 kişi yaralandı.

2012 – Kuzey Kore‘de Pyongyang Folklor Parkı açıldı.

Franz Beckenbauer (d. 1945)

Louise de Savoie (d. 1476)

Hristian Rakovski (ö. 1941)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı