Kas 12

Yürekler Daha Ne Kadar Yanacak!?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Siirt’te helikopter kazası sonucu şehit olan 17 vatan evladı Mehmetçik’in acısı yüreklerimizi dağlarken İçişleri Bakanlığı ile Genel Kurmay Başkanlığından ayrı ayrı açıklamalar geliyor. Her konuda olduğu gibi devletin zirvesinde fikir birliği yoksa o ülkede huzurun ve güvenliğin olması sizce mümkün müdür? Suçlu “hava şartları ve sismiş. Benzer açıklamaları yıllardır duyan kulaklarınız isyan halinde değil midir?

1970′ lerden sonra başlayan anarşist hareketler ile şu anda canice kan dökmeye devam eden terör yüzünden kanlarımız oluk oluk aktı. İnsanın canını acıtan, günümüzü, geleceğimizi karartan bu caniliğe karşı ülkenin ve vatandaşın  güvenliğini sağlamakla sorumlu  devlet yöneticilerimizi konuyu kamera karşısında konuşarak geçiştirmeleri bütün insanımızı bir kez daha öldürdüğü kanaatindeyim. Kahraman Mehmetçiklerimiz vatan ve bayrak için şehit olurken birilerinin vatan ve bayrağın ne önemi var dercesine terörist canilerin “ölüm orucuna” destek verdiklerini açıklamaları içimizdeki “hainlerin” kimliklerini ortaya koymaktadır. Geçmişte ve bugün şehit olan Mehmetçiklerimizin şehit olmalarına zerre kadar üzüntü duymayanların 12 Eylül öncesinde  “halklara özgürlük” nutukları atan “İstiklal Marşı” yerine “Enternasyonal” marşı söylemek isteyen vatana ve bayrağa sevgi duymayanların oldukları anlaşılmaktadır. Dini kendi menfaatlerine alet eden zevatın da her zaman bu gruplarla içli dışlı oldukları ve birlikte hareket ettikleri İslam coğrafyası incelediğinde açıkça görülmektedir.

Çözüm: Aklı kullanarak dini ve milli değerleri özümsemek ve Anayasadan çıkarılmak istenen “Türk” sözcüğünün hakkını vererek yaşamaktır. Aksi yok olmaya götürecektir. Bunun sorumluluğundan hiç kimse kurtulamaz. Zira Allahüalem  “İşi ehline verin, emanete ihanet etmeyin” diye emreder.

Ya sabır!…  Ya sabır!…  Ya sabır!…

Posted in Yazılarım | Yürekler Daha Ne Kadar Yanacak!? için yorumlar kapalı
Kas 12

Bilgisayar terimlerinin Osmanlıcası

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Görev Çubuğu : Deynek-ül vazife
Flahs Disk : Edavat-ül yumuşak
Çift Tıklama :Tıkırt-ül tekerrür
Administrator :Sahip-ül edevat
Anti Spyware :Müdafa-ül hafiye
Mouse :Zındık faresi
Klavye :Taht-ül hurufat
Power Suppl :Kuvvet macunu
My documents :Sanduka-i evrak
İnternet :Allame-i ulul arz
Google :Kaşif-al ali
Google earth :Seyr-ül arz
Denetim Masası :Sepha-i saltanat
CD ROM : Pervane-ül hafıza
Ekran :Perde-ül temaşa
Kasa :Kaide
Enter :Duhul
Virüs :Deyyus
Antivirüs :Akıncı
MSN :Elçi
Hacker :Deyyus-ül ekber
Hata Raporu :Malümat-ül kabahat
Messenger :Havadisçi
Chat :Muhabeet-ül zabiy
 
 
 
*Alper Duman MYNET ÖZELHABER
 
Posted in Hikayeler | Bilgisayar terimlerinin Osmanlıcası için yorumlar kapalı
Kas 11

Kayıp Türkler “Dukhalar”

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Atlas Dergisi Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek ve fotoğrafçı Selcen Küçüküstel, Moğolistan’ın Kuzey sınırındaki Sayan Dağları yamaçlarında yaşayan ve Türkçe konuşan ‘Dukha’ adlı toplulukla 2 ay birlikte yaşamış ve bilgilerini paylaşmışlardır..
 
KAYIP TÜRKLER
Yüksek ve Küçüküstel, dünyada benzeri olmayan özellikleriyle Türklerin en saf, en eski sırlarına sahip olduğu belirttikleri Dukhalar’ın çadırına konuk oldular. Dukhaları inceleyen Özcan Yüksek ve Selcen Küçüküstel, “Dukha Halkı Kayıp Türkler” adlı belgesel hazırladılar. Belgeselin tanıtımı İstanbul’da gerçekleşti. Dukhalar için dünyadaki insanlardan çok farklı yaşadıklarını söyleyen Özcan Yüksek, “Tarih öncesini yaşayan ve bizimle aynı dili konuşan bir toplumla karşı karşıyayız” dedi.
 
 
DUKHALAR
Moğolistan’a Tuva’dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları’nda yaşayan ve nesli hızla tükenen rengeyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluğun Türk dilini konuşması dikkat çekiyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini biler yıkamıyorlar.
 
SUÇ İŞLEMİYORLAR
Yüksek, “Bundan 10 bin yıl önce insanların yaşadığı şekilde yaşıyorlar. Herşeyi ortaklaşa paylaşıyorlar. Aralarında eşitlikçi ilişkiler var. Suç işlemiyorlar. Kadın erkekten ya da erkek kadın dan üstün değil. Ren geyikleriyle birlikte onların vahşi göç yollarında onlarla birlikte dolaşıyorlar” şeklinde konuştu.
 
 
*sonkale.org
 
Posted in Yazılarım | Kayıp Türkler “Dukhalar” için yorumlar kapalı
Kas 10

Atatürk’ü Anma Günü

  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kurtuluş Savaşı’nın önderi, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, eşsiz devlet adamı Büyük Önder Atatürk’ü sonsuzluğa uğurladığımız günün …. yıl dönümünde, O’nun manevi huzurunda saygı ile eğiliyorum.
 
Toplumlar, tarihlerine yön veren ve geleceklerini aydınlatan liderlerini hiçbir zaman unutmazlar. Türkler de atalarını asla unutmazlar. Atatürk’te Türk tarihine yön vermiş, Türk milletini çağdaş bir toplum haline getirerek ülkemizin geleceğine ışık tutmuş, bu sayede unutulmaz liderimiz olmuştur.
 
Cumhuriyetin ilanı, Türk milleti için tarihin en önemli dönüşümlerinden biridir. Cumhuriyetin kabul edilmesi, Türk toplumunun çağdaşlaşma istek ve kararlılığını ortaya koyan büyük bir siyasi adımdır.
 
Atatürk, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ifade ederek, Türk milletine vatandaşlık bilincini ve özgüvenini kazandırmıştır. O, Türk milletine her zaman güvenmiş, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve devrimlerini Türk gençliğine emanet etmiştir.
Bu düşüncelerle, her 10 Kasım’da olduğu gibi bu 10 Kasım gününde de Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmet ve şükranla anıyoruz.
Posted in Gündem | Atatürk’ü Anma Günü için yorumlar kapalı
Kas 09

10 Kasım

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
10 KASIM
 
Saf, çilekeş Anadolu’mun
Alnına bu hürriyet
Yazıldı bakışınla…
Sonsuza dek sinesinde yat Anadolu’mun
Ölümle, Ölmezliğe erişen
Naşınla…
 
Doğudan batıya
Kuzeyden güneye TÜRKİYE’M!
Kansın, cansın, VATANSIN!
Toprağınla, taşınla…
 
Milyonlar üzgün, ağlamaklı
On kasımlarda…
Yaşıyorsun
Yaşayacaksın kalplerde
Göklerdeki başınla…
 
Posted in Şiirlerim | 10 Kasım için yorumlar kapalı
Kas 08

Neyin ölüm orucu!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Kendileri ülkenin en modern otellerinde tatillerini yaparken, çocukların en gözde kolejlerinde okurken fakir fukaranın çocuklarını ölüme göndermek insanlığa sığar mı?  BDP’liler ve şürekası bu yıllardır yapıyor ve yapmaya devam ediyor. Terör örgütü kandığı bütün gençleri canlı bomba yapmıyorlar mı? Teröristlere “kendinizi patlatın” demiyorlar mı? Bu insanları ölüme götüren BDP’liler neyin peşinde oldukları Kürtlerin aklını başına getirmeye yetmedi mi? Kendi geleceklerini hazırlamak için bunca insanın ölmesine bile bir insan olarak üzülmüyorlar. İnsanlıktan mı çıktılar. Bütün bu insanları ölüme götürmek kendilerine bir fayda sağlamayacaktır. Mazlumların ahı hatta kanı eninde sonunda sebep olanları boğacaktır. O gün yakındır. Her ne olursa olsun insanlık için gereken yapılmalı ve insanımıza bir insan olarak sahip çıkmalıyız.
Her insan etki altında kalmadan kendi iradesiyle hareket edebildiği anda hür bir insandır. Bunun haricinde ya esirdir, ya köledir, ya da akılsızdır.
Posted in Yazılarım | Neyin ölüm orucu! için yorumlar kapalı
Kas 07

“İmralı ile görüşülebilir”miş!…

 
 
 
 
 
 
 
http://www.youtube.com/watch?v=OCbico7zHgE
 
Linkten Videoyu İzleyebilirsiniz…!
 
Bu günlerde bile şehit haberleri yüreklerimizi dağlıyor!
*17 Ekim 2012’de Kazan Vadisi’nde çatışmada 4 tankçımızı şehit verdik. (Terör örgütü tanksavar füzeleri ile mi saldırmıştır?)
*Hakkari’de üç vatan evladını şehit verdik
*Kuzey Irak’ta askerimizin başına çuval geçirildi
*Mavi Marmara gemisinde İsrail’in saldırısıyla 9 şehit verdik,
*F-4 uçağımız Akdeniz’de düşürüldü iki şehit verdik,
*7 Ekim 2007’de Gabar dağında 13 şehit verdik
*21 Ekim 2007’de Dağlıca tabur baskınında 12 şehit verdik
*27 Temmuz 2008’de İstanbul-Güngören’de bombalı saldırıda biri annesinin karnında 5 çocuk toplam 18 vatandaşı şehit verdik ve 150 vatandaş yaralı.
*3 Ekim 2008’de Aktütün karakol baskınında 15 şehit verdik
*18 Ekim 2011’de Çukurca’da 26 şehit verdik
*14 Temmuz 2011’de Silvan’da 13 şehit verdik
*20 Eylül 2011’de Ankara-Kumrular’da bombalı terör saldırısı sonunda 5 vatandaşı şehit verdik
*22 Ağustos 2012’de Gaziantep’te bombalı saldırı sonunda 9 vatandaşı şehit verdik.
*3 Eylül 2012’de Beytüşşebap şehir merkezine saldırıda 10 şehit verdik
*Yunanistan Ege’deki adalarımızı tek tek işgal etti sesimizi çıkarmadık.
 
Başbakan Tayyip Erdoğan hala Suriye’ye, Esad’a karşı yapmamız gerekenlerden bahsediyor. Ancak terör yuvalarına operasyon düzenlenmiyor.
Yukarıda yüreğim kan ağlayarak yazdıklarım gündeme gelince “İmralı ile görüşülebilir” diyor. Yoksa bütün bunları terör örgütü değil de Suriye mi yapıyor? Açıklarlarsa bilgilenmiş oluruz.
Kan ağlamamak, şaşırmamak mümkün mü? Allah Türk Milleti’ne sabır, metanet ve irade ve idrak versin!
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , | “İmralı ile görüşülebilir”miş!… için yorumlar kapalı
Kas 06

Görünüşte Büyükler!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kızmıyorum, kızamıyorum
Çocuklara, gençlere…
Sıkıyorum dişlerimi
Öfkem size, kahrım size!
Görünüşte büyükler!
 
O gençler, o çocuklar,
Dünyaya geldiklerinde
Cennetten birer müjde
Billurdan damlaydılar
Pırıl pırıldı hepsi
Güneş gibi, ay gibi
Dışı temiz, içi temiz
Özleri tertemizdi!
 
O zaman gönülleri
O zaman yürekleri
Yüzleri kadar aktı
Hepsi de; dolunay kadar berraktı
Itır kokusunu,
Menekşe kokusunu andırırlardı
Baldan bile tatlıydılar…
 
Şimdi ise kızıyoruz onlara…
Sahi, onlara mı?
Kim bilir?
Belki de kendimize,
Ya da;
Onlara öğrettiğimizi sandıklarımıza
Daha doğrusu beceriksizliğimizden
Öğretemediklerimize kızıyoruz!
 
Yok, yok, demeyin sakın
Kim öğretti hırsızlığı, arsızlığı?
Kim öğretti küfrü, yalanı, talanı?
Kim öğretti adiliği, bencilliği?
Kim öğretti sevgisizliği, saygısızlığı?
Soysuzluğu, namussuzluğu kim öğretti?
Kim öğretti insan öldürmeyi!…
 
Kızmıyorum, kızamıyorum
Çocuklara, gençlere…
Sıkıyorum dişlerimi
Öfkem size, kahrım size
-Görünüşte büyükler-
 
Posted in Şiirlerim | Görünüşte Büyükler! için yorumlar kapalı
Kas 05

“Türk’e Karşı Alerji”!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Türk’e” karşı alerji Osmanlı’da da vardı; “Türk” adeta aşağılama anlamındaydı… “Etrakı bi idrak” yani ‘idraksız, akılsız Türkler “ derlerdi. Kurtuluş Savaşını aslında ‘Türklük’imanı ile kazandık ama Yakup Kadri’nin Yaban romanında Anadolu’da bir köylü kendisine, Türk diyen yolcuya “O senin dediğin Haymana Ovası’nda bulunur” der!
 
Stratejik müttefikimiz NATO’nun Soğuk Savaş yıllarındaki Başkomutanı Haig, Brüksel’deki kapalı bir toplantıda “Bizi Sovyetlerden Türkler kurtarır ama sonra bizi onlardan kim kurtaracak” demişti
 
“Dolayısıyla subaylar için ’ya istiklâl, ya ölüm’vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!” 
 
“Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış…” “Cumhuriyet, diktatörlüğün kod adıdır”, “Atatürk milliyetçiliği 1920’ler faşizmidir” Sevan Nişanyan
 
TSK Savaş mı kaybetti?
 
“Çok yaşayan değil çok gezen bilirmiş” özdeyişi yine doğrulandı. Arslan Bulut Almanya seyahatinde “Nurnberg’den geçerken hatırladıklarım” başlıklı muhteşem bir yazı kaleme aldı.
“Nurnberg’de yargılananların sayısı 24 idi. Bir Alman generali Londra’yı bombalamaktan yargılanmıştı ama Berlin’i bombalayan İngiliz generalinden hesap sorulmamıştı. Çünkü bu galiplerin mahkemesi idi! Yargılananlar arasında intihar edenler de oldu. Tokyo’da kurulan mahkemede ise toplam 28 Japon yargılandı. Bugün Türkiye’de kaç general yargılanıyor, kaç subay yargılanıyor? Mahkûmiyet kararı ile açıklanan yeni tutuklamalarla, tutsak edilen subay sayısı 500’ü buldu. (Ankara-İzmir ve diğer kentlerle bu sayı 1017’dir. Yavuz Selim Demirağ)
Peki, Türk Silahlı Kuvvetleri, İkinci Dünya Savaşı gibi bir savaş mı kaybetti, bu sırada savaş suçu mu işledi, insanlık suçu mu işledi?
Bir savaş kaybedildiği kesin ama bu, tek kurşun atılmayan savaştır.”
 
Posted in Yazılarım | “Türk’e Karşı Alerji”! için yorumlar kapalı