Eyl 03

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

3 Eylül:

MÖ 36 – Sextus Pompeius ve Marcus Vipsanius Agrippa arasında Naulochus Deniz Muharebesi gerçekleşti.

1189 – I. RichardWestminster Abbey‘de taç giydi.

1260 – MemlûklerMoğolları Ayn Calut Muharebesinde yendi.

1783 – İngiltereParis‘te imzalanan antlaşma ile ABD‘nin bağımsızlığını tanıdı.

1971 – KatarBirleşik Krallık‘tan bağımsızlığını ilan etti.

Anne Jackson (d. 1925)

Jean Jaurès (d. 1859)

Katyna Ranieri (ö. 2018)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Eyl 03

“BİR SUÇ CEZASIZ KALDIĞINDA, DÜNYANIN DENGESİ BOZULUR, ‘CENNETLER BİZE UTANÇLA BAKAR’ !”

“BİR SUÇ CEZASIZ KALDIĞINDA, DÜNYANIN DENGESİ BOZULUR, ‘CENNETLER BİZE UTANÇLA BAKAR’ !”

47 RONIN” filminin en unutulmaz sahnelerinden birinde yer alan bu ifade, yalnızca adaletin işleyişine değil, evrenin ilahi ve ahlaki düzenine dair de çok güçlü bir anlatıdır…
“BİR SUÇ CEZASIZ KALDIĞINDA!”
İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu cümle, kötülüğün karşılıksız bırakıldığında yaygınlaştığını, toplumsal düzeni içten içe çürüttüğünü, yozlaştırdığını ifade eder…
”DÜNYANIN DENGESİ BOZULUR!”
Bu sadece toplumsal düzenin değil, kozmik, ilahi bir adaletin sonucu olan dengedir.
Evrende var olduğuna, hakikati gören gözler olarak şahitlik ettiğimiz ilahi ahengin, zulmün ve kötülüğün normalleşmesiyle kökünden sarsılması, bozulması…
”CENNETLER BİZE UTANÇLA BAKAR!…”
Bu söz insanlığın omuzlarına yüklenen ilahi sorumluluğun evrensel bir denetim altında olduğuna işaret eder!..
Suçu ve suçluyu görmezden gelmek, hele de suçluyu ödüllendirmek sadece bu geçici imtihan dünyamızı değil, kutsalımızın, külli iradenin gözündeki değerimizi de tamamen yok eder!…
Bu replik, aslında adalet kavramının yalnızca hukuki bir mesele olmadığını, evrenin varoluşsal ilahi düzeniyle bağlantılı olduğunu hatırlatıyor bana…Aristoteles’e göre adalet, hem birey hem toplum için erdemlerin en büyüğüdür; adaletin yokluğu düzenin mutlak çöküşüdür!…

Kant’ın etiğinde ise haksızlığın karşılıksız kalması, aklın evrensel yasasına aykırıdır; çünkü kötülük cezalandırılmazsa erdem ve iyilik anlamsız hale gelir!…
Doğu felsefesinde, özellikle Japon Bushido ahlakında, suçun cezasız kalması yalnızca bireyi değil tüm toplumu utandırır!…
Adaletin yok edildiği bir ortamda “denge” bozulur ve onur, şeref, haysiyet erdemleri kalıcı olarak yitirilir!…
Günümüz Bağlantısı
Bu cümleleri günümüz dünyasına taşıdığımızda, adaletsizliğe göz yummanın sonuçlarını çok net görebiliriz:
 ‼️Suç cezasız kaldığında, insanlar daha fazla suç işlemeye cesaret bulur!…
 ‼️Toplumun vicdan terazisi ve birlik beraberlik ruhu, ortak vicdanı ölür, yaşam ahengi bozulur!…
 ‼️Adaletin olmadığı yerde güven kalmaz, güvenin olmadığı yerde de huzur, refah barış asla olmaz!…
Adalet bir hukuk meselesinden öte, evrenin dengesini ayakta tutan, asla vazgeçemeyeceğimiz ve uğrunda her türlü bedeli ödemeyi göze alma cesareti göstermemiz geteken en hayati, ilahi ilkedir!…
“Adaletin olmadığı yerde tüm diğer erdem ve değerler yalnızca boş birer sözden ibarettir!…”
Marcus Aurelius
“47 RONIN”deki “Bir suç cezasız kaldığında dünyanın dengesi bozulur” sözü, Kur’an’da defalarca vurgulanan ve mülkün temeli olarak anılan adalet vurgusuyla aynı hakikati dile getirir!…
Nisa 135’te “yakınların aleyhinde bile olsa adaletli ol” buyruğu…
Maide 8’de “düşmanına karşı dahi adaletten ayrılma” uyarısı…
Rahman 7’de “Allah’ın düzenini, dengesini bozmayın” emri, gösteriyor ki adalet evrenin dengesini ayakta tutan biricik ilahi ilkedir!…
Ve “İLAHİ ADALET” vakti geldiğinde şüphesiz tecelli edecektir!
Vay o zalimlerin haline!…

Alıntı

Posted in Gündem | “BİR SUÇ CEZASIZ KALDIĞINDA, DÜNYANIN DENGESİ BOZULUR, ‘CENNETLER BİZE UTANÇLA BAKAR’ !” için yorumlar kapalı
Eyl 02

DÜNYA TÜRK’Ü ANLATIYOR

DÜNYA TÜRK’Ü ANLATIYOR

* “Rusya’da bir söz vardır: Hangi Rus’u kazısanız altından mutlaka Tatar çıkar” Rus Devrimci Vladimir Lenin – 1920

* “Araplarda bir söz vardır: Mısırlılar Allah’tan başka kimseden korkmaz, Türkler ondan da korkmaz”

Arap Düşünür Semame İbn-i Eşreş

* “Dünyada iki bilinmeyen vardır: Biri kutuplar diğeri Türkler”

Fransız Tarihçi Albert Sorel – 1839

* “İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur, kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet daha vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak.

İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki; Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler”

Fransa İmparatoru Napoleon Bonaparte – 1801

* “Eğer bir Türk devleti olmasaydı mutlaka yaratmak gerekirdi”

Fransa İlk Cumhurbaşkanı Adolph Tiers – 1850

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!

Posted in Atasözleri Vecizeler | DÜNYA TÜRK’Ü ANLATIYOR için yorumlar kapalı
Eyl 01

ÇÖZÜM SÜRECİNDEN ÇÖZÜLME SÜRECİNE…!

ÇÖZÜM SÜRECİNDEN ÇÖZÜLME SÜRECİNE…!
Kuruluşundan bugüne kadar 10. Kez sözde barış-ateşkes süreci adı altında gündem oluşturarak varlığını sürdürmeye çalışan PKK terör örgütü beyin takımı her seferinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticilerini kandırmakta maalesef başarılı oldu.
Ateşkes süreçlerin her seferinde Türk milleti evlat acılarını yeniden yaşadı. 
Acı örneklerden birkaç tanesini burada sizlere hatırlatmak istedim.
1992 Ekim ayında K. IRAK’a yapılan büyük çaplı operasyonda örgüt çok büyük bir darbe yedi, himayesinde olduğu ABD’nin desteğiyle PKK 20 Mart 1993’te ateşkes süreci ilan etti. 
Ancak PKK terör örgütü üyeleri, 24 Mayıs 1993’te Elâzığ-Bingöl karayolunu kesip otobüsteki terhis olan silahsız 33 askeri kurşuna dizerek şehit etti. 
15 Şubat 1999’da uluslararası bir operasyonla Nairobi’de tutuklanarak Türkiye’ye getirilerek yargılanan Öcalan, İmralı adasındaki cezaevinde hapsedildi.
İdama mahkûm edilen Öcalan’ın cezası daha sonra ömür boyu hapse çevrildi.
PKK, bu gelişmenin ardından 1999 yılında tek taraflı ateşkes ilan etti. 
Ancak 01 Haziran 2004 de PKK ateşkes sürecini bozarak Türk Ordusuna karşı batılı ülkelerin uzmanlarından K. IRAK kamplarında aldıkları eğitim ile “uzaktan komutalı el yapımı patlayıcılar” kullanarak çok sayıda Türk askerlerini şehit ettiler. 
11 Temmuz 2014’ de TBMM’den Cumhurbaşkanı onayına gönderilen çözüm süreci ile ilgili kanun 15 Temmuz 2014’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak
 “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”
adıyla Resmî Gazetede yayınlanarak yasalaştı.
Bu süreçte PKK terör örgütü Güneydoğu Anadolu bölgesinde bir çok il ve ilçelerde hendekler kazarak içerisine uzaktan komutalı patlayıcılar, silah ve cephanelik yığınağı yaparak kurtarılmış bölgeler olarak mahalle, ilçe ve bazı illerin kontrollerini ele geçirmeye çalıştı.
Maalesef hendek operasyonlarında 793 vatan evladı şehit oldu 4 binden fazla asker, polis ve korucularımız yaralandı. 
2015-2025 tarihleri arasında yüzlerce vatan evladı şehit ve gazi oldu.
Şimdi buradan soralım ve sorgulayalım;
Hangi PKK silah bırakacak? 
KCK (2005-2025)
PKK (Türkiye kolu)
YPG/PYD (Suriye kolu)
PJAK (İran kolu)
PÇDK (Irak kolu)
Bu silahlar ne zaman teslim edilecek?
Zu-23/35 makineli uçaksavar topları,
Tanksavarlar ve mühimmatları,
RPG-7 roketatar silahları ve mühimmatları,
Doçka uçaksavarlar ve mühimmatları,,
Makineli uçaksavar topları,
Havanlar,
62 mm PKMS makinalı tüfek,
RPG-7 antipersonel mühimmatları,
El bombaları,
Kanas silahları,
Bixi silahları,
AK-47 piyade tüfekleri,
Mayınlar,(A/P-A/T)
Dronlar(Patlayıcı düzenekli)
Önceden kaçırılan güvenlik personelleri bize ne zaman teslim edilecek?
‘Çaresizsek balkonumuza ve camlarımıza birer Türk Bayrağı asalım ’ !
Atatürk ile kalın, Cumhuriyet ile kalın…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Kaynak: Aziz Ergen

Posted in Gündem | ÇÖZÜM SÜRECİNDEN ÇÖZÜLME SÜRECİNE…! için yorumlar kapalı
Ağu 31

TARİHTE BUGÜN

31 Ağustos:

1876 – V. Murad tahttan indirildi; yerine kardeşi II. Abdülhamid padişah oldu.

1907 – RusyaBritanya ve Fransa arasında yapılan “Üçlü İttifak“ın bir parçası olan Britanya-Rusya Antantı imzalandı.

1928 – Bertolt Brecht‘in Üç Kuruşluk Opera adlı oyununun ilk gösterimi Berlin‘de yapıldı.

1939 – Gleiwitz VakasıII. Dünya Savaşı‘nın Avrupa‘da başlamasının arifesinde Polonyalı kılığına bürünmüş Alman güçlerince düzmece bir saldırı düzenlendi.

1962 – Trinidad ve Tobago bağımsızlığını ilan etti.

Caligula (d. 12)

Charles Baudelaire (ö. 1867)

Prenses Diana (ö. 1997)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Ağu 31

“DECAPİTER”…

Fransa’da çok meşhur bir sözlük vardır; Larousse Bu sözlükte bir kelime var; “décapiter”…

Bu kelime, 1931 yılındaki sözlükte; “”boynunu vurmak”” diye ifade ediliyor.

Kelimenin bir başka anlamı daha var; “”Kazığa oturtmak””, yani sivri bir kazık hazırlamak ve kazığın bir ucu insanların ağzından çıkacak şekilde üzerine oturtmak.

Vahşi bir uygulama.

Burada, kazığa oturtmak deyiminin manasını açıklığa kavuşturmak için örnek veriliyor:

“Türkler, bugün bile esirlerini kazığa oturturlar.”

Atatürk bunu öğrenince, Fransız Büyükelçisi’ni yemeğe davet ediyor.

Elçi, diğer elçilere böbürleniyor, hava atıyor; Atatürk tarafından davet edildiği için.

Köşke geliyor, yemekler yeniyor.

Atatürk tabii bir şekilde, Elçiye bu kelimenin anlamını soruyor.

O da bildiği anlamı söylüyor.

Atatürk; “”Kelimenin başka bir anlamı var mı?”” diye sorunca, Büyükelçi; “”Bunu söylemek için sözlüğe bakmam gerekir”” diyor.

Atatürk; daha önce hazırlamış olduğu ve çalışanlarına öğütlediği şekilde Larouse’u getirtip, Büyükelçinin önüne koyduruyor.

Elçi, daha işin nereye kadar gideceğinin farkında olmadan hevesle okumaya başlıyor.

Ancak kelimenin karşısında “”kazığa oturtmak”” konusunda verilen örnek cümleye gelince, ancak yarıya kadar okuyabiliyor ve yarısından sonra yutkunarak Atatürk’ün yüzüne bakıyor.

Atatürk diyor ki:

“Demek ki biz Türkler; bugün de esirlerimizi kazığa oturtuyoruz öyle mi, öyle mi, Sayın Sefir? Sözlüğünüze böyle yazmışsınız, bu doğru mu?”

Sefir, hemen sözlüğü biraz karıştırıyor ve bir kaçamak noktası bularak diyor ki; “Efendim bu sözlük; Katolik Kilisesi’nin matbaasında basılmış, bildiğiniz gibi biz laik ülkeyiz, kilisenin yaptıklarının bizim hükümetimizle bir ilgisi yok. Bizi ilgilendirmez ve biz kiliseye karışamayız.”

Atatürk:

“Öyle mi efendim, siz laik bir ülke olduğunuz için demek ki kiliselere karışamıyorsunuz. Öyleyse ben de yarından itibaren İstanbul’daki kiliselerin kapılarına koca birer kilit astırıyorum” diyor.

Bunu duyan Sefir, birden ayağa kalkıyor ve “Ekselans, protesto ederiz” diyor.

Bunun üzerine Atatürk;

“Hani sizi ilgilendirmiyordu, karışmıyordunuz?” diyor ve ilgililere dönerek; “Sefire yolu gösterin” diyerek, bir anlamda onu kovuyor.

Sonra ne mi oluyor?

Tabii Fransız hükümeti; laiklik söylemlerini bir tarafa bırakıyor, hemen o sözlük toplatılıyor ve yeni baskısında o cümle çıkarılıyor.

İşte dünya lideri diye ben buna derim. Atatürk’üm ne büyüksün ya. Senin Dünya Bakışına Bu milleti Karşılıksız Sevmene Hayranız Seni sevmeyen Utansın Rahat uyu ATATÜRK… Saygılarımla…

Alıntı: Doç. Dr. Mustafa Tarakçı’nın ‘DURUŞ’ kitabından alındı

Posted in Yazılarım | “DECAPİTER”… için yorumlar kapalı
Ağu 30

TARİHTE BUGÜN

30 AğustosTürkiye ve KKTC‘de Zafer Bayramı

1862 – Amerikan İç Savaşı‘nda Prince William Countyİkinci Bull Run Muharebesi‘ni kazandı.

1918 – Fanya KaplanKızıl Terör‘ün başlangıcından önce Vladimir Lenin‘e yönelik suikast girişimi gerçekleştirdi.

1922 – Başkomutanlık Meydan MuharebesiTürk Ordusu‘nun kesin zaferiyle sonuçlandı. Yunan Ordusu Başkomutanı Nikolaos Trikupis ve kurmayları esir alındı.

1981 – İran Devlet Başkanı Muhammed Ali Recai ve Başbakan Muhammed Cevad Bahuner, bombalı saldırı sonucu öldürüldü.

1995 – Bosna SavaşıNATO güçleri Bosna-Hersek’te Sırp Cumhuriyeti Ordusu‘na karşı hava harekâtı başlattı.

Jacques-Louis David (d. 1748)

Henri Barbusse (ö. 1935)

Cameron Diaz (d. 1972)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Ağu 30

NECİP TÜRK MİLLETİNİN ZAFERİ KUTLU OLSUN

NECİP TÜRK MİLLETİNİN ZAFERİ KUTLU OLSUN

26 AĞUSTOS 1071 SULTAN ALPARSLAN

26 AĞUSTOS 1922 GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA

26 AĞUSTOS 1071 SULTAN ALPARSLAN

Malazgirt Zaferi tarihimizde büyük önem taşıyor. Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen orduları arasında gerçekleşti. Malazgirt zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı.

Malazgirt tarihimizin en önemli savaşları arasında yer alırken, Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümü nedeniyle yurdun birçok yerinde etkinlikler düzenleniyor. Alp Arslan’ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu’nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe” olarak bilinir. Günümüz sınırlarına göre Malazgirt, Muş’ta yer alıyor.

Malazgirt Meydan Muharebesi 26 Ağustos 1071 tarihinde Türkler’in zaferi ile sonuçlandı. Böylece Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı; Türk birlikleri Anadolu’ya girmeye başladı. Türkiye tarihi başladı.

Malazgirt Meydan Muharebesi, gerek Türk gerek İslam gerekse dünya tarihi açısından kısa ve uzun vadede belirleyici sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Savaştan sonraki on yıl içerisinde Türkler Anadolu’nun Batı uçlarına kadar ulaşmış ve 1075 yılına gelindiğinde İznik merkezli Türkiye Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmıştır. Türk-İslam dünyasında Selçuklu sultanlarının liderliğini üstlendiği yeni bir devir açılmıştır. Bizans İmparatorluğu da 1453 yılında İstanbul’un fethine kadar devam edecek bir çözülme dönemine girmiştir.

26 AĞUSTOS 1922 GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA

1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak türlü bahanelerle Anadolu’yu işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden alınan Türk milleti, zor durumda bırakılmaya çalışıldı.

Ünlü yazar Halide Edip Adıvar’ın ”Türk’ün Ateşle İmtihanı” kitabında anlattığı işgal günlerinde, İtilaf donanması İstanbul’a, Fransızlar Adana’ya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon’a, İtalyanlar, Antalya ve Anadolu’nun güneybatısına yerleşti. Yunan Ordusu ise 15 Mayıs 1919’da İtilaf Devletlerinin izniyle İzmir’e çıkarma yaptı.

Buna karşı Türk milleti, tarih boyunca gösterdiği ”millet olma bilinci” içerisinde işgallere karşı Kuvayımilliye hareketini başlattı. Milletin önünde iki seçenek vardı; ya işgal güçlerine teslim olunacak ya da yıkılan yakılan bir ülke, yılmaz evlatlarının azmiyle yeniden ayağa kalkacak ve küllerinden doğacaktı.

TBMM’nin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı politikalarını Atatürk ve silah arkadaşları üzerine yoğunlaştırdı. Özellikle Batı Cephesi’nde hareketlilik başladı. 1921’de Polatlı’ya kadar gelen Yunan ordusunu püskürtmek, daha birkaç yıl önce tarih literatürüne ”Çanakkale geçilmez” sözünü altın harflerle yazdıran vatan evlatlarına düştü.

Hazırlıkları bir yıla yakın sürdü

Sakarya’da 22 gün 22 gece süren kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz’u başlattı.

Başkomutan Mustafa Kemal, 26 Ağustos sabahı Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar sınırlarında kalan Kocatepe’de yerini aldı.

Türk ordusu, 27 Ağustos sabahı yine bütün cephelerde yeniden taarruza geçti ve aynı gün Afyonkarahisar, 8’inci Tümen tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. 28 ve 29 Ağustos’ta başarıyla sürdürülen taarruz, düşmanın 5’inci tümeninin etkisiz kılınmasıyla neticelendi. 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçilip taarruzun kısa sürede sonuçlandırılmasında hemfikir oldu ve planın 30 Ağustos’ta aksamadan uygulanması için gerekli önlemler alındı.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu’nun Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde olan Kütahya’nın Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe Çalköy’de birliklere taarruz emrini verdi.

Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat yönettiği Dumlupınar’daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı.

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos’ta zaferle noktalandı.

Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanmasının ardından Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, birliklere “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emrini verdi.

27 Ağustos’ta Afyonkarahisar, 30 Ağustos’ta Kütahya’nın kurtuluşunu 1 Eylül’de Gediz, 3 Eylül’de Emet ve Tavşanlı’nın kurtuluşları izledi, 9 Eylül’de İzmir’de Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa’nın emrini büyük bir başarıyla yerine getirdi.

Posted in Yazılarım | NECİP TÜRK MİLLETİNİN ZAFERİ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Ağu 29

TARİHTE BUGÜN

29 Ağustos:

1526 – Osmanlı Padişahı I. SüleymanMohaç Meydan Muharebesi‘nde Macaristan ordusunu yenilgiye uğrattı.

1831 – Michael Faradayelektromanyetik indüksiyonu keşfetti.

1842 – Birleşik Krallık ile Çing Hanedanı arasında Nanking Antlaşması imzalandı.

1898 – Goodyear şirketi kuruldu.

1966 – Müslüman Kardeşler hareketinin lideri Mısırlı yazar Seyyid Kutub idam edildi.

John Locke (d. 1632)

Michael Jackson (d. 1958)

Ingrid Bergman (ö. 1982)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Ağu 29

HEDEF MUASIR (ÇAĞDAŞ) MEDENİYETSE…

HEDEF MUASIR (ÇAĞDAŞ) MEDENİYETSE…

* * *

Sonsuza dek ad koymak, mertçe var olmak için

Tembelliğe küsmeli, darılmalı değil mi?

* * *

Hür fikirle, irfanla, ilimle dolmak için

Başarı altınları derilmeli değil mi?

* * *

Uyuşukluktan uzak gözlerdeki fer ile

Kazancı hak etmeli alınlarda ter ile

Vatana can, kan veren mübarek nefer ile

Geleceğin yüzyılı görülmeli değil mi?

* * *

Hiç kimse başkasını görmemelidir ayrı

Her ferdin birbirine dokunmalıdır hayrı

Sen, ben demekten insan sakınmalıdır gayrı

Her kişi, her kişiye sarılmalı değil mi?

* * *

Hakikat aşığını derhal bulmak gerekir

Hakikatin uğruna her an solmak gerekir

Bil ki sonsuzluk için adil olmak gerekir

Hesaplar adaletle sorulmalı değil mi?

* * *

Bence yarış olmalı doğrulukla, erlikle

Gerçekte bir canlılık, direnç olur dirlikle

Rahmet her zaman gelir elbet millî birlikle

Adet, gelenek, töre karılmalı değil mi?

* * *

Edenler ettiğini mutlaka bulacaktır

Engellemek isteyen hainler olacaktır

O hainlerin cebi parayla dolacaktır

Şeytanın askerleri kırılmalı değil mi?

* * *

Yaratanın fevziyle özü doğru insanın

Doğuştan belli her şey sözü doğru insanın

Çocuklukta görülür yüzü doğru insanın

Artık saadet asrı kurulmalı değil mi?

* * *

Dilden dile dolaşan destanlarla, öyküler

Türk’ün özünden gelen o asırlık türküler

Gelecek nesillerin yüreğine ülküler

Yüce değerler ile örülmeli değil mi?

* * *

Hakikatin aşığı doğruları savunur

Doğruluk, güzellikle mutlu olur avunur

Her dem adil olmakla, kıvanç duyar övünür

Hak, her vakit haklıya verilmeli değil mi?

* * *

İnsan bence insanı ciğerini bilmeli

İnsanlık erdeminin değerini bilmeli

Her lafın fakatını, eğerini bilmeli

Kişi hakikat için yorulmalı değil mi?

* * *

Kâinat kitabından ilham alarak hatta

En iyiyi, doğruyu mertçe salarak hatta

O terazi ilminde tezli kalarak hatta

Bir kıl bile kırk bin kez yarılmalı değil mi?

* * *

Çağrımdır bu uğurda siyasi bir diyete

Tüm hareket bağlıdır düşünülen niyete

Hedefe odaklanıp çağdaş medeniyete

Türkçe, mertçe, yiğitçe, varılmalı değil mi?

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | HEDEF MUASIR (ÇAĞDAŞ) MEDENİYETSE… için yorumlar kapalı